“Bahçedeki Sandal”, Ezginin Günlüğü’nün 1988’de yaptığı albüme ismini veren parça. Varlığı Allah’ın varlığına delâlet eden ve peygamber olsa sesiyle mucizeler yaratacak olan Erkan Oğur’un uduyla renk kattığı ezgi. Dinlerken içimden bir şeylerin koptuğunu, parça parça olduğumu hissettiğim şarkı. Hüznümün aşikar olmasına sebep olan beste. İnsan olduğumu hatırlatan ve öyle kaldığım müddetçe çelişkilerimden kurtulamayacağımı anlatan nağme. Bence bu şarkıyla insanın trajedisinin adı konmuştur: Bahçedeki Sandal.
Bir bahçedeyiz hepimiz. Kendimizin farkına vardığımız andan itibaren bahçenin güzellikleriyle mest oluyor ya da kusurlarıyla kederleniyoruz. Herkesin bahçesi kendine göre güzel ya da kendine göre kötü. Bununla birlikte hepimizin içinde yaşamaya alıştığı bahçeler bunlar. Çimenlerin üzerini kaplayan çiğ damlaları ya da gülün etrafını saran böcekler. Açılmaya yüz tutmuş bir tomurcuk ya da susuzluktan çatlamış bir toprak parçası. Bunlar, hepimizin bahçesinde olan ve olağan şeyler.
Bazen iyi, bazen kötü; bazen güzel, bazen çirkin; bazen tatlı, bazen acı; bazen yaş, bazen kuru… Bahçedeki çelişkilerdir hayatımızı etkileyen. Ama en yaman çelişki bahçedeki sandalı fark ettiğimizde ortaya çıkar. Mevzimizi kavradığımızda asıl mevzumuz ortaya çıkar. Esas çelişkinin bahçeyle ilgili değil; durduğumuz yerle ilgili olduğunu anlarız. Bir sandalın içindeyiz; ama sandal bahçenin içinde. İşte var olmanın çelişkisi…
Bahçenin çelişkileriyle bazen mutlu bazen üzgün yaşayıp giderken, bahçede değil denizde olması gereken sandalın içinde olduğumuzu hissettiğimizde, var olduğumuz sürece peşimizi bırakmayacak hüznün ayak seslerini işitmeye başlarız. Bu hüzün öylesine sarar ki bizi, varlığımızın değerinden şüphe etmeye başlarız. Absürd olanın tasallutu altındayızdır artık. Bazıları bu hüznün içinde boğulurken, bazıları yeni bir şey keşfeder. Sandalın içinde bulunduğu bahçe, denizde yüzen bir adacıktan başka bir şey değildir. Sandal bahçede, bahçe ise denizdedir. Bunun farkına varanlar sandala, bahçeye ve denize aşık olanlardır. “Aşk deryasın boylayayım, ummana dalmaya geldim” diyenlerdir. Ölmeden önce ölüp nâm u nişândan vazgeçenlerdir. Dairesini tamamlayıp çelişkilerinden kurtulanlardır.
Not: Ezginin Günlüğü, Erkan Oğur ve Tarkovski’ye teşekkürler…
∗ Hadi Ensar CEYLAN
Sandalimizin dibi delinmesin. Eline saglik gozum.
eline sağlık abim.aynı hüznü,aynı sandalı,aynı bahçeyi,aynı denizi paylaşmak duasıyla.seni çok seviyorum 🙂
çok güzel bir yazı. müzik sade dinlenen değil, örneklemeniz çok önemli. hayatı bir şarkı üzerinden özetlemeniz çok veciz. üstelik bu şarkıda sizi yönlendirebilecek ismi dışında hiç bir söz yokken. muhabbetle kalınız.
Denizli seferi ne yazılar ilham etmiş.. Koruğun etkisi desem ben de az içmedim hani..
Not: Ezginin Günlüğü, Erkan Oğur ve Tarkovski’ye teşekkürler…
Not 2: Dücane Hoca’ya da teşekkürler.
haklısın bilal abi, yazdıklarımın tamamında üstâd-ı a’zam’ın etkisi var. küfrân-ı nimet içinde olmamak lazım 🙂
müslüman müziğin iyisinden anlar…
eyvallah hadicim
“Sandalın içinde bulunduğu bahçe, denizde yüzen bir adacıktan başka bir şey değildir”. Yazı gerçekten çok anlamlı ama en çok beni bu cümle etkiledi,yüreğine sağlık…
eline sağlık hadiciğim. bahçedeki sandalda mutlu bi şekilde oturmamız ve türküler söylememiz dileğiyle..
bu dünya bir zill u hayal bilmeyene bilmek muhal..
bazen sandalın içinde duran bizi, bahçede duran sandalı görmek kolaydır da asıl mesele galiba sandalın içinde bulunduğu bahçenin bir adacık olduğunu keşfetmeyi başarabilmektir. Oscar Wilde’nin “insanların %99’u sadece var olur, %1’i gerçekten yaşar” sözündeki %1’lik kısım bahçenin adacık olduğunu keşfetmeyi başarabilenlerdir herhalde.insan muammasının iyi bir çözümlemesi olmuş. kaleminize sağlık…
Mark ZUCKERBERG ‘e teşekkürler 🙂 olmasa okuyamazdım bu güzel nadide edebiyat eserini, O sandalda iyi balık tutulur.(Bana yakışır bir yorum)
Allah iyiliğini versin yasin abi 🙂
Nasıl olduysa daha önce dinlemediğim harika bir parçaymış, öncelikle dinlememe, dinledikten sonra yazını okuyup bir de o çerçevede dinleyip harikulade olduğunu düşünmeme vesile oldu yazın 🙂 Teşekkürler
yüreğinize sağlık hadi abi.enfes bir yazı olmuş.tebrikler
mevzimizi kavrayınca mevzumuz ortaya çıkar, ne güzel dile getirmişsin be abi.
aşk olsun durduğu yerin hakkını verenlere
sandalı denize salmaktır marifet
Bahçeye geri almaktır keramet
İki de lüfer tuttuysan üzerine afiyet