Susmak


İmâm Şâfi’î diyor ki: “İnsan, bilmediği bir konuda konuşup da hata ettiğinde mazur sayılamaz” Çünkü insanın bilmediği konuda konuşması bizatihi hatadır, nasıl onun aracılık ettiği hata mazur sayılabilir.

Hata etmek, çoğu zaman affedilesi bir şeydir, ama bunun gibi göz göre göre hata etmek o kadar da basit bir şey değil. Haddi (sınırı) bilmek lazım…

“Kaza geliyorum demez” derler. Ama hepimiz biliriz ki bazen kaza “geliyorum” der, hem de bağıra çağıra. Uykulu vaziyette direksiyon başına geçen insanın kaza yapması gibi…

Normal şartlarda hata da “geliyorum” demez. İnsan, her an hata yapabilecek bir varlıktır. Fıtratımızda var çünkü böyle bir ihtimal. Aciz varlıklarız ya, ondan… Mükemmel değiliz hiçbirimiz. Zaten bu nedenle Allah, hata yaptığında insanı sorumlu tutmamış. Zira sorumlu tutsa, gücünün yetmediği bir şeyle insanı sorumlu tutmuş olurdu ki bu, O’nun bırakın rahmetini, adaletine de sığmazdı.

Ama nasıl ki bazen kaza “geliyorum” derse, hata da “geliyorum” der. Tedbirsizlikten, tedebbürsüzlükten, yani düşüncesizlikten…

Soğuk bir çay bardağı… Camı neredeyse elimizi üşütüyor. Çaydanlıkta uzun süredir kaynayan su… Sinsi sinsi tıslıyor sanki. Çay bardağını, çay tabağı ile birlikte elimize alıyoruz, çay koymak için. Önce, görece daha az sıcak olan demi koyuyoruz. Demin ısıtmaya yetmediği bardağa, kaynar suyu koyunca bardaktan “çatırt” diye ses duyuyoruz. Ve kaynar su olanca sıcaklığıyla elimize boşalıyor. Sonrası yangın… Azap yani…

Hata “geliyorum” dedi, düşüncesizlik ettik çünkü. Azaba katlanmak durumundayız.

İşte bilmediği konuda konuşmak da böyledir. Bilmediğimiz konuda konuştuğumuzda, düşünmeden konuşuruz aslında. Ağzımıza geleni söyleriz. Ya da kulağımıza geleni mi demeli?.. Ölçüp tartmadan, önüne arkasına bakmadan, “lambur lumbur” konuşup gevezelik etmiş oluruz. Ve hatayı, kapıdan içeri buyur ederiz aptalca bir gülümsemeyle…

Hata affedilir, ama her hata affedilmez. Cezası vardır, azabı…

Yine İmâm Şâfi’î’den ilhamla: Bilmeden konuşup çokça hata edenler, eğer bilselerdi, çok konuşmaz susarlardı.

3 comments

  • “Kitabın bütün anlamı, şuna benzer bir sözde toplanabilir: Söylenebilir ne varsa, açık söylenebilir; üzerinde konuşulamayan konusunda da susmalı.” Ludwig Wittgenstein, Tractatus Logico-Philosophicus

    • bu doğru muhammed; ama wittgenstein’in bundan kastettiği doğru değil 🙂

  • susmak edebi yanında getirir, edep ahlakı, ahlak imanı, iman kuranı, kuran sevgiliyi (s.a.v.), sevgili ise allah'(c.c)ı yanında getirir susalım arkadaşlar inşallah. selamunaleykum. burak çöğür

Submit a comment

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s