Yazar: Ferdi Aydemir
Korkuların soğuk ve üşüten yağmurlu bir iklim olduğunda ısınmayı özlersin. Beyaz bir güvercin gibi gökyüzünde uçtuğun yıllar geride kalıp kanatların ıslandığında güneşin doğmasını beklersin. Güneş doğar ve kanatlarını kurutursun. Aslında bilmelisin ki tenine değen yağmur sana şifa vermek için vardı. Bu yüzden şimdi yeniden gözlerini bulutlara çeviriyorsun çünkü kabaran ruhuna yeni yağmurlar arıyorsun. Gökyüzünde bulut olsan neminden çalıyorlar yeryüzünde ağaç olsan dalını kırıyorlar. Korkak ve ıslanmış bir güvercinin yağmurda pencereye saklandığı gibi izliyorsun şehri. Bu günlerde solgun bir maviyi durgun bir siyaha karıştırıp gözbebeklerine sürüyorsun. Gökyüzünü rengarenk gören gözlerin bu yüzden soluk…
Bir fırtınalı rüzgar içinde ve kendi seçimlerinin kavgaları ile birlikte büyüttü hayat seni. Sonra yeniden düşmemek ve yara almamak için demirden kanatlar edindin. Demirden kanatlar takmayı ve buzdağında konaklamayı sen seçmedin zaten buna mecburdun. Kimisi buna büyümek der. Büyümek çocukluğun sihirli ışıklarının ortadan kaybolması demek değildir. Çocukluğunu koruyabildiğin kadar büyüyebilirsin. Merak etme yine döneceksin kendi özüne ve korunaklı kalene. Yeniden gökkuşağı göreceksin berrak gökyüzünde. Bu dönüş sancılı ve kaygılı olsa da ait olduğun tepeye ulaşmak öfkeni dindirecek ve bir huzur yağmuru indirecek. Yağmura yakalandığında ve topraktan başka sarılacağın kimse kalmadığında kendini yine yağmura teslim edeceksin. Yeniden şifa bulacaksın. Gölgende dinlenecek öz benliğin. Sahip olduğun ve ait olduğun tek varlığına tutunduğunda, yine yeniden onu bırakmak istemeyecek ve sonsuza dek beraber yürüyeceksin. Umut göremiyor oluşun gözlerini yanıltmasın. Umut; hayatın öz suyu gibidir. Kimi zaman buharlaşsa da yağmur olmaya mahkûmdur…
Her enerji, başladığı yere geri dönmek üzere açığa çıkar. Bazen olumlu bazen olumsuz… Kurak bir toprak olursan, nemli bir buluta dönemezsin ve sağanak bir yağmur olamazsın. Kendini, dönüştürecek ve ilerde sana bozulmadan geri dönecek döngülere teslim etmelisin. Bu yüzden önce öz benliğin için mücadele vermelisin. Kendin için savaşmazsan ilk öğreneceğin dersi mağlubiyetinden alırsın. Mesela kırılan taraf olmana rağmen özür dileyen hep sen olursan, ilerde sana teşekkür edecek kişiler senden en çok şey alanlar olur. Önce güçlü durmayı ve insanlara değer vermeyi öğrenmelisin. İnsanlardan bir şeyler beklemeden önce kendinden istemelisin. Kendi cesaretini göstermeden başkasına korkak diyemezsin. Ve korktuğunu belli edersen korkuna değil bunu kullanan insanlara yenilirsin. Yola başlarken attığın adımlar, yolun sonunda varacağın noktayı belirler. Başladığın yere döndüğünde kendi ellerinle inşa ettiğin bitiş çizgisini görürsün. Çünkü her şey ilk başladığı yerde sona erecektir. Bu yüzden denizler ceset kabul etmez. Çünkü insan toprağa aittir…