Yazar: Aysel Taşcı
Yasin Ramazan, Bir Eleştirel Düşünme Kitabı: Düşünmenin Alfabesi, İstanbul: Babil Yayınları, 2020. 144 sayfa
Düşünme, insan varlığı açısından kaçınılmaz bir faaliyettir, her anımız bilinçli veya bilinçsiz şekilde düşünme eylemi ile geçmektedir. Hayatımızın her anını kuşatan bu faaliyeti doğru bir şekilde gerçekleştirdiğimiz sürece diğer canlılardan ayrılır ve ön plana çıkarız. Bu da alelade bir düşünmeden ziyade, sistematik, soyut, mantıklı ve eleştirel bir düşünme ile mümkün olmaktadır. Doğru ve etkili düşünmeyi öğrenebilmek ise mümkündür. Böyle bir arayışa girdiğimiz takdirde, eleştirel düşünme hususunda birtakım eksikliklerle karşılaşacağımız da bir gerçektir. Bu yazıda ana hatları ile tanıtacağımız Yasin Ramazan’a ait Düşünmenin Alfabesi adlı kitap, içeriği ve yöntemiyle eleştirel düşünme konusunda yapılan önemli bir çalışmadır.
Yakın zamanda yayınlanan Düşünmenin Alfabesi, doğru ve eleştirel düşünme konusunda yeterli kaynağın bulunmadığını düşünen kişilerin yüzünü güldüren bir adım olmuştur. Yazar katıldığı bir söyleşide, eleştirel düşünme serüveninin tek kitapla sınırlı kalmayacağının ve bu bağlamda dört kitaplık bir serinin hazırlığı içinde olduğu müjdesini vermiştir. Kitabın arka kapağında yer alan; “Bu kitap, size eleştirel düşünmeyi sevdirmeyi hedeflemiyor. Zaten, kitabı elinize alıp karıştırdığınızda veya internet kitapçısında sepete eklediğinize göre sistematik ve disiplinli düşünme eksikliğini hissediyor veya bildiğiniz halde bu alandaki gelişmeleri merak ediyorsunuz demektir. Buradaki amacımız günlük hayatta alışkanlıkla yaptığımız ve zaman zaman başarılı olduğumuz düşünme faaliyetini, profesyonel ve akademik hayata nasıl taşıyabileceğimizi görmekten ibaret. Bu kitabı bir rehberden çok bir tecrübe aktarımı olarak düşünürseniz, kendi düşünme serüveninizde size eşlik etmesine izin verebilirsiniz” sözleri nasıl bir kitapla muhatap olduğumuzu bize kısaca anlatmaktadır.
Bu durumda serinin ilk kitabı olarak görülen Düşünmenin Alfabesi, yirmi dokuz bölümden oluşmaktadır. Önsözde Niçin Eleştirel Düşünme sorusu başlık olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kısımda 21. yüzyılda bilgi ve düşünce konusunda daha sağlıklı veriler elde etmek ve sağlam inançlar oluşturmak adına eleştirel düşünce vurgusu yapılmıştır ve bu konunun daha fazla açıklık kazanmasını isteyenler için kitabın son iki bölümünden başlanması tavsiyesi verilmiştir.
Kitabın Düşünme Deyince adlı birinci bölümünde yazar, düşünmenin hayatımızdaki yerini ele alırken, düşünme üzerine düşünmenin önemi üzerinde de durmaktadır. Bu etkinliğin düşünsel anlamda bizi geliştireceğini vurgulamaktadır. Düşünmenin kendi içerisinde ikiye ayrıldığı ve insanın farkında olmadan icra ettiği türünün ise tüm hayvanlarda ortak olduğu belirtilmektedir. İkinci düşünme türü ise soyutlama, tasvir, analiz gibi eylemler sonucu ortaya çıkmaktadır. Eserin ikinci bölümünde ise bu ikincil düşünmenin nasıl gerçekleştirileceğini Varsayım, İnanç, Bilgi başlığıyla ele almaktadır. Bu üç kavramın birbiriyle karmaşık bir şekilde bağlantılı olduğu ve bu birliktelikle, gerçeği tasvir etme anlamına gelen ikinci düşünmeyi gerçekleştireceğimizi detaylandırmıştır. Bu doğrultuda varsayım, bilgi ve inanç kavramlarının kapsamı ifade edilip örneklendirilmiş, bilgi ve inanç arasındaki ilişki mukayese edilmiştir. Böylece kimi inançların bilgi kapsamında değerlendirilirken, kimilerin ise görüş ve önyargılardan oluştuğuna dikkat çekilmiştir. Kitabın üçüncü bölümünde de benzer bir husus Görüş ve Önyargı başlığı altında ele alınmıştır.
Kitabın dördüncü bölümünden yedinci bölümüne kadar rasyonel olmak, rasyonel düşünmek ve rasyonel düşünme önündeki engeller işlenirken, yedinci bölümden itibaren mantık açısından olmazsa olmaz konular ve kavramlar üzerinde durulmaktadır. Tümdengelim ve tümevarım gibi dünyayı algılamaya dair iki kavramdan söz edildikten sonra, kullandığımız ifadeler, bunların tutarlılığı açısından “argüman” dediğimiz birtakım zihni araçlar vurgulanmaktadır. Sonraki bölümlerde ise mantık ilmi açısından bir argümanın nasıl kurulacağından, o argümanın sağlam olup olmadığı, güçlü veya zayıf olarak nitelendirilmesi açısından hangi özelliklere sahip olması gerektiği dile getirilmiştir.
Kurduğumuz argümanlarda kullandığımız “tüm, hepsi, bazı” gibi niteleyicilerin, nesnelerin ait olduğu kategorilere atıfta bulunduğu ise Kategorik İfadeler isimli 15. bölümde karşımıza çıkmaktadır. Burada, Tümel Olumlu (A), Tümel Olumsuz (E), Tikel Olumlu (I) ve Tikel Olumsuz (O) şeklinde dörde ayrılan kategoriler örneklerle ele alınmaktadır.
Kategorik ifadelerin ele alınmasından sonra, bunların bir argümanın geçerliliğini test etmek açısından nasıl kullanıldığı hususu merkeze alınmıştır. Üç Terim başlıklı 16. bölümden 18. bölüme kadar, bu kategorilerle kullanılan argümanlara yer verilmiştir. Mantık ilmi açısından özne, yüklem ve orta terimden kastın ne olduğu ifade edildikten sonra, bazı örnekler üzerinden çeşitli argüman türleri somut hale getirilmiştir.
(Kitabın 70. Sayfasında, “Bazı merhametli insanlar, ağlayan insanlardır.” Öncülünde orta terim ve yüklemin yerinde hata oluşmuştur. Okurken şunun farkında olmak gerekir; “Bazı merhametli insanlar” cümlenin yüklemi iken, “Ağlayan insanlardır” ise cümlenin orta terimini temsil eder.)
Sonraki bölümlerde ise ilişik ifadeler, bunlarla ilgili olarak yeterli ve zorunlu şartlar, bilimsel argümanlar gibi meseleler ele alınmıştır. Safsatalar başlıklı 24. bölümde,hatalı akıl yürütme ve bunların bazı türleri üzerinde durulmuştur. Yazarın eleştirel düşünme açısından olmazsa olmaz gördüğü “itiraz etmeyi” işlediği 27. bölümde, bir argümanın akıl yürütmesine ne şekilde, hangi durumlarda itiraz edebileceğimiz gösterilmektedir. Yapacağımız itirazın aslında alelade bir tutum olmayıp, bunu yine belli usuller çerçevesinde icra etmemiz gerektiğini birkaç madde ile açıklamıştır.
Bir eleştirel düşünme kitabını okumaya karar verirken belki de ilk yapılması gereken şeyin, eleştirel düşünme deyince ne anlamamız gerektiğini öğrenmektir. Yazar bunu, kitabın sondan bir önceki bölümünde Eleştirel Düşünme Nedir? başlığıyla sunmaktadır. 29. ve son bölüm olan Bir Yöntem Olarak Felsefe başlığında ise bir yöntem olarak felsefe ve bir disiplin olarak felsefe konusu belirlenmiştir. Yazar kitabın sonunda, eleştirel düşünme için birtakım kitap önerileri ve Alfabe sonrası ileri okuma açısından kaynaklara yer vermiştir.
Yasin Ramazan’ın bir tecrübe aktarımı olarak kaleme aldığı bu kitap, her ne kadar mantık kitabı iddiası taşımıyorsa da, mantıklı ve doğru düşünme konusunda bir rehberlik yaptığı ortadadır. Lisans düzeyinde olan herkesin kolaylıkla anlayabileceği bir dile sahiptir. Hem günlük hayat açısından hem de akademik anlamda önem teşkil eden konuları anlaşılır bir dille ifade etmek, muğlak ve kapalı bir dil kullanımının marifet sayıldığı bir ortamda yazar ve eseri için ilave bir başarı sayılmalıdır. Kitapta yer alan bölümler, kısa ve öz bir şekilde ele alınmıştır. Fakat bazı bölümlerin daha çok örnekle işlenmesi konunun pekişmesi açısından faydalı olabilirdi. Örneğin, sayfa 55-100 aralığında işlenen konularda, daha fazla ve etkili örneklerin verilmesi konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayabilirdi.
Sonuç olarak, kendine has rengiyle “pembe kitap” şeklinde anılmaya başlanan bu çalışma, düşünmeyi düşünme ya da eleştirel düşünme konusunda bir başucu kitabı olma niteliğindedir. Yaşam boyu ihtiyaç duyulan kritik konuları barındırdığı için tek seferde tüketmek mümkün değildir ve eser tekraren okunmaya müsaittir. Altı ay veya bir yıllık dönemlerde yayımlanması planlanan devam kitaplarıyla birlikte uzun süre adından söz ettireceğe benzemektedir.
Hocam yani eleştirel düşünme dediğimizde ne anlıyoruz ve kime göre neye göre sorularını sormamız gerekir?Eleştirel düşünce derken acaba düşünsel yanılsamanın tuzağına düşüyor olabilir miyiz? Sadece eleştiren bakış açısı doğru fikir düzlemini oluşturmak için yeterli midir? Düşünmeyi düşünmek olgusu da aynı öğrenmeyi öğrenmek olgusu gibi kendi içerisinden paradoks içerir mi? Marifet orada değildi buradadır derken kastedilen iki farklı düşünceyi aynı potada eritmek midir?
Saygılar sunarım