Düşünen İnsan Neyi Düşünür?


Yazar: Meryem Şahin

Ankara’da 2019 Kasım ayından, 2020 Mart ayına kadar, iki haftada bir KAGEM’de “Düşünen insan neyi düşünür” adlı okuma-tartışma grubumuzda neyi düşündüğümüzü en baştan tekrar düşündük. Dünyayı yeni anlamlandırmaya başlayan bebekler gibi her şeyi sorguladık, her taşın altını kaldırıp baktık ne var, ne yok diye. Bunu yapmamızın nedeni neydi? Biz varız ve belli ki bu soruyu soran tek varlık da bizleriz. Bir an durup ben neredeyim, ne yapıyorum diye düşünen insanın hayret etmemesi gerçekten çok mümkün görünmüyor. Zira kendini birdenbire bu dünyada bulmuş olmak, maddeye şekil vermek, dünyayı inşa edip tekrar yok etmek son derece enteresan bir durum.  Dolayısıyla insan, gözü açılıp etrafa bakmaya başlayınca pek çok soru çıkıyor ortaya. Bunlar başta etrafımızda gördüğümüz nesnelere yönelttiğimiz sorulardır. Nesnelerin gerçekliği, özellikleri, benzerliklerinin neye göre olduğu, nesnenin bendeki karşılığı gibi pek çok soru. Dış dünyanın gerçekliği ki bu da insan için en şaşırtıcı noktalardan biri olmuştur çoğunlukla. Bazen ayağının altından yer çekiliverir ve bu gerçekliği sorgulamaya başlarsın. Bazen bu gerçeklikle fazlasıyla yüz yüze kalırsın, insanın mücadele etmesi gereken en yoğun duygulardan biri olan umutsuzluğun çıkış noktası da burasıdır. Gerçekliğin algıyla olan ilgisi,  algıyı etkileyen en önemli durumlardan birisi olan parça bütün düşüncesi ve bunun insan zihnindeki karşılığı da dış dünya sorunlarından biridir. Bütün’ün ne olduğu, parça ile ilişkisi, hangisinin diğerini öncelediği, vakti büyük resmi görmeye çalışmakla geçen bizler için son derece mühim görünüyor. Zaman nedir, ‘ben’ nedir, soruları da gerçeklikle ilişkisini anlamaya ve bazen bu ilişkiyi kurmaya çalışan İnsan için cevapları oldukça zor olan, hayati sorular.

Tartışmalar boyunca metafiziğin ne olduğu, nelere cevap verdiği ve neleri hala cevaplamadığını, cevaplayamadığını görmüş olduk. Dolayısıyla var olmak, bizim sandığımızdan daha çetrefilli bir olgu ve ‘akşama ne pişireceğim’ sorusundan daha zor sorular barındırıyor. Üstelik bunlar akşam yemeğinden daha önemli olabiliyor. Dünyadayız ancak dünya ile sınırlı değiliz. Maddi olarak bir varlığa sahibiz ancak maddeyle sınırlı değiliz. Bizi Tanrı’yla, zaman üstü dünyayla tanıştıran bir yönümüz var. Bu noktada nerde olduğumuzu bilip buna göre kendimize bir yön tayin etmemiz gerekmekte ki varoluşumuz bir anlam bulsun. Bunun için de bir yörüngeye girmemiz gerekir.

İnsan Antik dönemde önce dış dünyayı sorgulamaya başlamış, evrenin yapısını merak etmiş. Ama bugün ben sorgulamanın kendimden başlaması gerektiğini düşünüyorum. Ben kim olduğumu bilemezsem dünyayı da bilemem, varlığı da. Çitlerin etrafında dolanmaktan başka bir şey değil bugünkü düzende. Belki de ben evrene açılan bir karadeliğim. Kim olduğum hakkında ne kadar fikir sahibiyim ki varlık nedir sorusunu sorabiliyorum. ‘’Ne var ne yok’’ sorusundan önce ‘’neyim var neyim yok’’ sorusunu sormam gerektiği kanaatindeyim. Buna göre sınırlarımı bilip daha sağlıklı bir araştırma yapabilirim ki bu da bana enerji tasarrufu sağlar. İnsan önce kendini kurtarmalı ve keşfetmeli. Bunun için “ben” dediğim şey nedir, neyi ne kadar bilebilirim, ruhum, bedenim, zihnim bütünlüğünü ve devamlılığını nasıl sağlıyor, beni ben yapan şey nedir? Bu sorular benim bir kimlik inşa etmem ve dış dünyayı sağlıklı bir şekilde keşfetmem için en elzem sorulardır.

Her şey bende başlayıp bende bitiyor. Kim bilir, bilmediğimi bilmediğim neler var? İşin en zor kısmı dünyaya gelmekti, bundan sonrası benim çabam ve imkân dairesi içinde olabilecekleri sorgulamamla şekillenecek. Dolayısıyla metafizik dünya sandığımızdan daha keyifli ve doyumsuz seyir alanı. Geçici olmayan tatminler ve insanı zinde tutan heyecanlar barındırır. İnsanın dünyadaki en büyük meselesi olan anlam arayışını gerçekleştirebileceği daha iyi bir zemin bilmiyorum. Bunu yapabilmek için de sağlıklı bir zihin, sağlıklı bir yol haritası ve sağlıklı bir gidişat oldukça önemli. Meseleyi mümkün olduğunca iyi kavramak için nerede durduğunu ve ne durumda olduğunu bilmek gerek. Hayatta en zor şeylerden biri kişinin kendiyle karşılaşma cesareti göstermesidir. Zira dış dünya algılarımı, algılarım da bazen beni perdeliyor. Bu perdeyi yırtmak ve gerçekliğe dokunabilmek için yoldan çıkma cesareti göstermeye değer.

Görsel kaynağı: https://spillwords.com/freud-sartre-r-d-laing-the-philosophy-of-mind/

Submit a comment

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s