Bir önceki yazıda ilk izlenimlerimi anlatmıştım, ikinci yazıda da yemeklerden bahsedebileceğimi söylemiştim. Ancak süreç içerisinde gördüm ki bu coğrafya bize yemeklerinden çok daha yakın. Yemekleriyle ilgili bir gün ‘milli taamlara’ gidip kısa bir video hazırlayabilirim, ancak yazı dilinde başka şeylerden bahsetmek istiyorum. Çünkü bu bölgeye dair o kadar anlatılacak şey var ki Anadolu kültürünü bir pazıl olarak değerlendirirseniz, biz pazılın eksik parçalarını burada bulabiliyoruz. Genelde bu coğrafyayı tanımadığımızı anlatmak için bizlere yapılan eleştirilerden bir tanesi “siz yurt dışını sadece Amerika ve Avrupa olarak algılıyorsunuz”dur. Türkiye’deki dünya algımı düşününce nispeten bu cümlelerinde de haklı olduklarını görüyorum. Bir o kadar yakınız birbirimize. Kültür, dil aynı; tabiri caizse küs kardeşler gibiyiz. Bu coğrafyadaki diğer devletlerle ilgili de Türkiye algısı böyle ve coğrafyadaki diğer devletlerin birbirleriyle ilişkileri de…
Konuşma dilinde söylenişlerin farklı olmasına rağmen benzer kelimelerin çokluğu, sonradan anladığımda “a! bu kelime o kelime mi” dediğim çok şey var, biz Karadeniz’de beyaz lahanaya ‘kelem’ deriz burada da ‘kerem’ diyorlar, ‘doğruya toğru’ ama ‘yanlışa yanlış değil nadoğru’ diyorlar. Padişah Beyazıt’a kötü laf söylemiyorlar ama bizim Timur’a topal dememize kızıyorlar (düzeltme: Onlar da Timur Leng diyor topal anlamında), bunları taksicilerle konuşuyorum. Bizde küfür anlamına gelen bir işareti yaparak (ellerini birbirine vurarak yapılan, yazıyorum ki Özbekistan’a gelirseniz şaşırmayın), Beyazıt’la Timur vuruşmasalardı bugün ‘evropa’ yoktu diyorlar, o hareketi masumca yapmaları o kadar hoşuma gidiyor ki her taksiye bindiğimde özellikle Timur Beyazıd diyorum. Tarihi bu anlamda biliyorlar, ama eskiye dair şeyleri biliyorlar, biraz daha yeni tarihli basmacılar hareketinin, Çarlık Rusya’ya ve Sovyetler birliğine dair başkaldırıların, Enver Paşa’nın (Hazarın batısında daha çok bilinir) öldürülen aydınların hakkında çok fazla konuşamıyorsunuz ya da bilmiyorlar, belki konuşmak istemiyorlar. Ancak bu konuda çok derinlere inemiyorsunuz; çünkü bu coğrafyada her şey hemen her an değişebilir, şu an Devlet Başkanı Şevket Mirzoyev ile Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan arasında diplomatik ilişkilerin ötesinde bir kardeşlik ilişkisi var. Hatta Cumhurbaşkanımız geldiğinde Özbek parlamentosunda Özbek milletvekillerine konuşma yaparak bu ilişkilerimizin daha da pekişmesini sağladı, özellikle okuduğu şiire Özbekler hayran kaldılar. O günden bu güne bizlere insanların davranışları bile değişti, hatta devlet başkanı Mirzoyev Türklerin kılına zarar gelmesin gibi bu minvalde birkaç konuşma yaptı.
Özbekler sanat ve edebiyatta da beklediğimden çok ötede bir anlayışa sahipler, bizim tanıştığımız şairler genelde hece ölçüsünü kullanıyor, serbest nazımla ilgili sordum ancak “Özbekçem çok yahşi bolmadığı içun” anlayamadım, bunu bir başka yazıda öğrenince anlatırım. Birçok sokağın adı şair isimleriyle müsemma ve birçok yerde de şairlerinin heykelleri mevcut. Müzikte ise her okulda piyano var ve ülkede piyano fiyatları çok ucuz… Sanat Mektepleri çok küçük yaşlardan itibaren öğrencilerini yetiştiriyor. Keman, piyano, tiyatro ve dans anlamında çok küçük yaştaki çocuklar bile beklemediğiniz performanslar sergiliyor ve bu tür kursların fiyatları Türkiye’ye göre çok ucuz, bir saatlik piyano dersi 5 dolar. Mahallelerin arasında bulunan bu küçük okullar o kadar fazla ki tuman dedikleri bizde semte denk gelen her semtte bu okullardan görebiliyorsunuz, sizin de mahallenizde güzel nağmeler gelen bir okulun olması hoşunuza gidiyor. Eğitim sistemlerinde de çok ileride oldukları yönler var, bizdeki hayat bilgisine denk gelen derste kitapları ya da defterleri yok, direk görerek dokunarak yaparak yaşayarak öğreniyorlar, öğrencilerle okulda börek, tart ve değişik yemekler yapıp, hobi amaçlı malzemeler üretiyorlar. Okullarında bizim eski eğitim sistemimizde olduğu gibi ciddi bir disiplin anlayışları var; bu, Rus okullarında daha çok hissediliyor (düzeltme: sonradan liselerde gördüğüm kadarıyla lakaytlık mevcut, ders geçme konularında sıkıntılı durumlar var, eskiden sigara içen genç göremezken son zamanlarda sayı artmakta ancak Türkiye’deki gibi hayal etmeyin tek tük sadece).
Mimari anlamda, her yılın yapılan binalarını tanıyabiliyorsunuz, bizim ülkemizde genelde her bina farklı bir tarzda ve renkte yapılır burada ise binaları yapım yıllarına göre ayırıyorsunuz, 70 yılında yapılan binalar, 80 yılında yapılanlar ve yeni yapılanlar hepsi neredeyse renkleri de dahil olmak üzere yapıldığı vakti birebir anlatıyor. Devlet binaları hassaten çok görkemli ve güzel, kocaman parklara girdiğinizde buradan nasıl çıkarım diye düşünüyorsunuz, ancak parklarda bizdeki kadar oturma yerleri yok. Yaz mevsimini yaşamadım henüz, dolayısıyla piknik yapılan yerleri de pek görmedim.
Noeli, bir Müslümanın gözünden söylüyorum, onlar açısından gerçekten harikaydı, komşular pencerelerin önlerine süslemeler yapıp ışıklar taktılar, yılbaşı gecesi atılan havai fişeklerin haddi hesabı yoktu, her yerde farklı bir telaş vardı bizdeki Ramazan gibi, oturduğum mahallede Rusların çok olduğunu düşünerek zihninizde canlandırmanızı istiyorum. Noel tatilleri de beş gün oldu, bu tabi sadece Ruslar içinde değil Özbekler için de. Ne kadar doğrudur bilmiyorum ama Noeli kutlamak için bazen iki aylık kazançlarını noel için harcadıklarını söylüyorlar. Zaten Özbeklerin çok zengin olmak gibi gördüğüm kadarıyla bir hırsları da yok. Bir taksiciyle konuşurken öğle vakti civarı bugünlük kazancımı aldım eve gideceğim demişti, bir de bizim çalışanımızın da kendi taksisi var ama kendisi hariç başka günler çalıştırmıyor, bizde olsa en azından şoföre kiraya verilir. Anladığım kadarıyla günlük nafakalarını çıkarınca işi bırakıyorlar, tabi hepsi için söyleyemeyiz belki, bu da dahil bütün genellemeler yanlıştır, doğru! Fakat kapitalizm tam anlamıyla girmediği için böyle oluyor bundan eminim. Coca Cola yoktu, sadece Türk Hava Yolları vardı, İsmet Özel’e nazire olsun… Bu arada geldiğimiz andan itibaren Coca Cola da piyasaya girmiş durumda bunun da haberini vereyim. Bütün her şey ön ödemeli, kullandığınız telefon, internet, elektrik, doğalgaz, su, fiyatlar çok uygun aylık hepsini toplasan türk lirasıyla 200 lira ancak tutar, devlet vergi denilen şeyi yurt dışından gelenler hariç neredeyse hiç almıyordu ocak ayına kadar, ocak ayında yeni vergiler geldi, ancak bir şey yurt dışında üretiliyorsa 3 katı kadar vergi uyguluyor, Özbekistan’da üretiliyorsa vergi yok. Hülasa alıştığımız yaşamdan çok farklı bir dünya var burada. Sokakta kalabalık arkadaş grupları yürümüyor, gece çok canlı sokaklar yok, herkes evine çekiliyor, ulaşım çok ucuz birçok yere metroyla ulaşabiliyorsunuz. Ancak Özbeklerle akrabalık konusunda çok fazla şeye bakmaya gerek de yok Türk genlerimizi hissedebiliyorsunuz, birisine dedim ki “sokaklarda doğalgaz kokuyor, bak burada da öyle!”, sigarasını yaktı, “bir şey olmuyor” dedi. Gerçekten bazı yerlerde doğalgaz kaçakları var. Zaman anlayışları da biraz farklı mesela 7’de değil, 7 gibi… 8 de olabilir 9 da olabilir ertesi gün de olabilir, sizin anlayacağınız o kişi saat 7’ye kadar gelmeyecektir.
Belki bir Avrupa ülkesinde yaşasaydım coğrafyanın bilinmesine binaen muhtemelen böyle bir yazı serisi yazmayacaktım. Ancak bu coğrafyanın şöyle bir tarafı var, burası biziz. Keşke ideallerin ötesinde bazı şeyler gerçekleşse, birlik olabilsek. Bizi Özbekler gerçekten çok seviyorlar, dizilerimizi izliyorlar, her konuştuğum Türkiye’yi görmek istiyor ya da Türkiye’de yaşayan akrabaları var. Burada anlatamayacağım çok şeyi gelip yaşamanızı tavsiye ediyorum. Diriliş Ertuğrul’u kendilerinden görüyorlar, Payitaht Abdülhamid yayına girecekti onu şimdilik kaldırdılar, sebebini bilemiyorum. Kısacası bize bakıyorlar… ve Bosna Hersek’in başına gelenler bu coğrafyanın başına gelmeden, sadece turist edasıyla gelip insanlara üstten bakan cebi paralı zenginler doluşmadan bu coğrafyaya gelmemiz lazım. Geçmişin de getirdiği Özbeklerin bir gururları var; bunu bilerek siz iyi insanlar, bu coğrafyayı keşfetmeye çağırıyorum, gelin…
Katta Rahmat (Çok teşekkür ederim)
Selamet Bolin, Yahşi Kalın…
Eline sağlık dostum.
Ellerinize sağlık hocam, onlardan öğrenmemiz gereken çok şeyler var sanırsam. 😌
teşekkür ederim Oğuz Han