Mart 2016 – Mart 2017 tarihleri arasında Tübitak yurt dışı doktora desteği ile Suudi Arabistan’ın (SA) başkenti Riyad’daki Kral Suud Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Kuran Araştırmaları Anabilim Dalı Kuran ve İlimleri Kürsüsü’nde misafir araştırmacı olarak bulunduğum günlerin ardından…
Allah’a hamd ederim ki bu süreç benim için ilim, kültür ve ibadet hazinelerinden bolca istifade edebildiğim bir dönem oldu. Bu süreçte hac ibadetinin yanı sıra defaatle umre edebilmek Rabbimin büyük lütuflarındandır. Allah herkese nasip etsin. Ayrıca doktora ve yüksek lisans derslerine katılabilmek, üniversite dışındaki bazı merkez ve camilerde derslere devam edebilmenin yanı sıra farklı farklı kültürlerden pek çok insanla tanışma imkanı bulabilmek önemli kazanımlarından bazıları diyebilirim.
Kalemimi SA’daki akademik araştırma imkânları ve bireysel izlenimlerim çerçevesinde oynatarak ilgi duyanların istifadesine sunmak istiyorum.
Misafir araştırmacı olarak bulunduğum üniversite (KSÜ), ülkenin 23 kamu üniversitesinin en büyüklerinden birisiydi. Özellikle yurt dışındaki üniversitelerle bağ kurabilme açısından en önde geleni diyebiliriz. Ayrıca Riyad’daki İmam Muhammed Üniversitesi ve Mekke’deki Ummu’l-Kurâ Üniversitesi de KSÜ’nın hemen ardından zikredilmesi gereken önemli üniversitelerdendir. Buralarda misafir araştırmacı olmak için bir davet mektubuna ihtiyacınız olacak. Peki bu davet mektubuna nasıl ulaşabiliriz? KSÜ’de yurtdışından gelecek araştırmacılar için Türkiye ve Avrupa ülkelerindeki üniversitelerde olduğu gibi iletişime geçebileceğiniz bürolar gibi oturmuş bir sistem mevcut değildir. Esasen resmi olarak üniversite bünyesinde misafir araştırmacı gibi bir ünvan bulunmamaktadır. Yalnızca misafir öğretim üyesi استاذ زائر ünvanı verebilmektedirler. Bu da dönemlik veya daha uzun süreli sözleşmeli eleman olmayı ifade etmektedir. Ancak gitmek istediğiniz bilim dalından bir hoca ile bireysel iletişiminiz sayesinde talep ettiğiniz bir davet mektubunu temin edebilirsiniz. Örneğin ben Prof. Dr. Abdurrahman b. Maâdah el-Şehrî ile iletişime geçtim ve ilk olarak hocanın mail adresine kendimi tanıtan ve ne yapmak istediğimi belirten bir mail gönderdim. Ek olarak ise özgeçmiş ve hedeflediğim çalışma planımı yolladım. 10 dakika sonra cevap alacağımı ise hiç düşünmemiştim. Muhatabınızı genel olarak tanımanız işinizi kolaylaştıracaktır. Zira SA’da bir kişiden onu uğraştıracak, vaktini alacak bir iş istememenizi öneririm. Bu nedenle ikinci mailimde talep ettiğim davet mektubu metnini hazırlayıp ek olarak gönderdim. Zira mümkün mertebe onlara iş yükü bırakmamam gerektiğini biliyordum. Buna binaen istediğim davet mektubu ve vizem, istediğim formatta bana gönderildi. Birkaç satırda özetlediğim bu süreç yaklaşık 11 ay sürdü. Ancak bu süre SA şartlarında oldukça hızlı bile sayılabiir. Emeklerinden ötürü eş-Şehrî hocama şükranlarımı arz ediyorum.
Artık SA’dasınız ve orada ikameniz olmadan neredeyse adım atamazsınız. Ev kiralayamaz, su aboneliği bile yaptıramazsınız. İkame alabilmeniz için ya öğrenci ya da sözleşmeli personel olmanız gerekmektedir. Misafir araştırmacı statüsü ya da ünvanı resmi olarak bulunmadığı için bu şekilde ikame alamıyorsunuz. Size verilen vizede öğretim heyeti üyesi عضو هيئة التدريس ünvanı yazılı olacaktır. Ancak bu da resmiyette ya sözleşmeli ya da misafir öğretim üyesi statüsüne karşılık gelmektedir. Sözleşmeliyseniz (danışmanınızın kudretine göre ücret almaksızın sözleşme yapma imkanı bulunabilir) zaten ikame alabilirsiniz. Ancak misafir öğretim üyesi iseniz, adı üstünde misafir olduğunuz için ikame talep edemezsiniz. İkame alamadığınız zaman yaşama imkanınız maalesef yok gibi. Ya yurtta kalacaksınız yalnız gittiyseniz ya da başka bir imkanınız varsa (sizi himayesine alacak bir aile ya da kefil gibi) sorun kalmayacaktır. Biz bu sorunu ailemiz orada bulunduğu için kolaylıkla aşabildik. Allah onlardan razı olsun.
İkame alabilen bir misafir araştırmacı SA’da ev kiralayabilir. Evler orada 6 aylık ya da yıllık kiralanır ve kira peşin ödenir. 2+1 20 yaşında bir daireyi yıllık yaklaşık olarak 25.000 tlye kiralayabilirsiniz. Bu arada Riyad’da yaşam oldukça pahalı. Aylık iki kişilik bir ailenin yaklaşık 4000 riyale ihtiyacı olacaktır. Bu da bugün 5 bin tlye tekabül ediyor. Ayrıca misafir araştırmacı, üniversitenin lisansüstü öğrenci yurdunda kalabilir. Kampüs içerisinde aylık 2000 tlye tek kişilik bir odada kalma şansınız var. Şayet ailenizle gitmediyseniz, hem öğrencilerle aynı ortamda kalmak hem de iktisatlı davranmak adına bu seçeneği tercih edebilirsiniz.
KSÜ’de misafir araştırmacı ünvanı olmadığı için burs alma şansınız yoktur. Resmi öğrenci olabilirseniz zaten bursa ihtiyacınız da olmayacaktır. Her türlü ihtiyacınız ve etkinlikleriniz için yeteri miktarda standart bursunuz olacaktır. Bir konferansı esnasında hocalardan birisinin öğrencilere söylediği şu sözler manidar olsa gerek: “Bizden para dışında makul her şeyi isteyebilirsiniz.”!!!
SA’da araştırmacı olarak gidebileceğiniz, isimleri aşağıda zikredilen altısı büyük ölçekli toplam 23 adet kamu üniversite mevcuttur:
- Kral Suud Üniversitesi
- İmam Muhammed Üniversitesi
- Prenses Nûra bint Abdurrahman Üniversitesi
- Ummu’l-Kurâ Üniversitesi
- Medine İslam Üniversitesi
- Kassîm Üniversitesi
Bunlara 7. olarak Tayba Üniversitesi de eklenebilir. Bunlar arasında sosyal bilimler alanında “Times Higher Education (THE)” listesine girebilen sadece KSÜ’dür. 2016 yılında listede 270. sıradaydı. Ayrıca Riyad’da istifade edebileceğiniz üç büyük kütüphane de bulunmaktadır. Bunlardan benim de en çok mesai harcadığım Kral Fahd Millî Kütüphanesi en rahat girilip çıkılanıdır. Kütüphanede bayanlara ve erkeklere özel katların bulunmasının yanında karışık olarak çalışabileceğiniz bir kat da bulunmaktadır ki bunun beklemediğim bir durum olduğunu itiraf etmeliyim. Bir diğeri KSÜ’nün kendi kütüphanesi olan Kral Selman Kütüphanesi. Burada 2,5 milyon kitap mevcuttur. Kütüphane sadece erkekler içindir ancak kütüphanenin tamamen aynısı (kitaplar açısından) bayanlar kampüsünde de kurulmuştur. Halka açık üçüncü kütüphane ise Kral Faysal İslam Araştırmaları Merkezi Kütüphanesi’dir. Burada da özellikle el yazması nadir eserlere ulaşabilirsiniz.
Misafir araştırmacı olarak SA’ya gittiğinizde muhakkak istifade etmeniz gereken merkez Kur’ân Araştırmaları Tefsir Merkezi (KAM)’dir. Benim de Kur’ân ilimlerine dair dersler aldığım ve sadece tefsir ve Kur’ân ilimleri alanına hasredilmiş oldukça zengin kütüphanesinden faydalandığım (raflarda Tayyar Altıkulaç’ın tahkik ederek neşettiği Kur’ân nüshalarını görmek gurur vericiydi..) bu merkezin kısaca çalışma alanları ve bilgi paylaşım kanallarını şöylece sıralayabiliriz: İnternet üzerinde bir veri tabanı, Konulu tefsir projesi, Uzaktan eğitim, Seviyeye göre Kur’ân ve Tefsir programları, Haftalık ve aylık konferanslar, Alan okumaları, Kuran ve Tefsir uygulaması (âyah), Tüm faaliyetlerin canlı yayını ve youtube da video kanalı, tweeter, facebook ve instagram sayfaları vs…
SA’da akademik araştırma imkanına dair bu tecrübelerimin ardından SA ile ilgili genel mülahazalarımı da kısaca aktarmak istiyorum.
KSÜ’de Kur’ân ve ilimleri kürsüsü (Tefsir) üniversitenin eğitim bilimleri fakültesi bünyesinde yer almaktadır. Türkiye’de ise aynı kürsü, ilahiyat ya da islâmî ilimler fakülteleri bünyesinde yer almaktadır. KSÜ Kur’ân ve ilimleri kürsüsünde (Tefsir) öğretim üyelerinin genelinde Türkiye’den gelen misafir araştırmacılara karşı batılı, oryantalist şeklinde bir önyargı mevcuttur. Zaten misafir araştırmacı sayısı yok denecek kadar azdır. Belki de bu nedenle Türkiye’de ilahiyat alanında yapılan çalışmalara dair bir farkındalık mevcut değildir. Türkiye’deki akademik camiada da SA akademyasına karşı başka bir önyargı olduğu aşikârdır (bilimsel bakış açısı ve üretilen tezlerin niteliği bağlamında). Ancak kanaatimce genelleme yapmak ve önyargıyla yaklaşmak, birbirimizi anlamamıza engel teşkil etmektedir. Zira bu önyargıları hak etmeyen çalışmalar ve öğretim üyeleri de bulunmaktadır. KAM’ın şimdiye kadar bastığı, tamamı yöntemsel çalışmalardan oluşan 42 kitap önyargılarımızdan sıyralmamızın gerekliliğine dair birer örnek olabilir. Ayrıca bu önyargıları hak etmediklerini düşündüğüm şu iki ismi de zikretmeden geçemeyeceğim: Birincisi KSÜ’deki danışman hocam ve aynı zamanda KAM’ın kurucusu Prof. Dr. Abdurrahman b. Maâdah el-Şehrî . Diğeri ise KSÜ’de öğretim üyesi olan ve KAM’ın baş hocalarından Prof. Dr. Musâid b. Suleymân et-Tayyâr. Tayyâr Hoca ile aramızda yaşanan şu hadisenin dikkatlerinizi çekeceğine eminim: Bir gün fakültedeki doktora dersinden sonra kendisi benim biraz beklememi istedi ve bana dedi ki: “Sen buraya ilim talebesi olarak geldin. Sana her türlü hizmet etmek bize vaciptir. Buradaki öğrencilerimiz zaten bize ulaşabiliyor ancak sen sadece sınırlı bir süre buradasın. Bu nedenle seninle eğer sen de razı olursan bir kaynak eseri okumak isterim.” Bu cümleleri söyleyen alanında söz sahibi olarak kabul edilen bir profesör. Muhatabı olan ben ise yabancı bir öğrenci, araştırmacı. Cevabımın ne olduğunu tahmin ediyorsunuz muhakkak… Sonuçta hocayla 6 ay SuyûtÎ’nin el-İtkân adlı eserini okumak nasip oldu. Allah kendilerinden razı olsun.
SA’da lisansüstü eğitime alınacak öğrenciler ciddi bir sınav ve mülakattan geçmektedirler. Özellikle doktoraya seçilecek öğrencilerin zaten alana dair bilgileri edinmiş, yanısıra bu bilgi zemininde tartışma, fikir üretme becerisine saip kimseler olmaları beklenmekte ve buna göre doktoraya kabul verilmektedir. Doktora dersleri genellikle 3-4 öğrenciden oluşmakta, dersler alanın meselelerine dair müzakere yöntemi ile işlenmektedir. Her dersin haftalık ya da dönemlik ödevi ve dönem sonunda yazılı sınavı mevcuttur. Özellikle doktora derslerinde bütün öğrenciler adeta dersin hocası ile aynı seviyede görülmekte ve fikirler hararetle savunulup tartışılabilmektedir.
SA’da bayanların okuma oranı oldukça yüksektir. Yüksek lisans ve doktora dersleri uzaktan eğitim şeklinde işlenmekte olsa da bayan öğrencilerin erkeklere nazaran daha başarılı oldukları öğretim üyeleri tarafından zaman zaman dile getirilmektedir. Bu arada söz konusu uzaktan eğitimi biraz açmak istiyorum. Biraz evvel KSÜ’nin kütüphanesini anlatırken değindiğim üzere üniversitenin kampüsü erkek ve bayan kampüsleri olmak üzere ikiye ayrılıyor. Büyük bir mahallenin ikiye bölünmüş hali diyebiliriz. Ve her fakültenin her iki kampüste de birer binası bulunmakta. Bayanların derslerine erkek hoca girmesi gerekiyorsa bunun çözümü de kendi kültürlerine uygun şekilde bulunmuş. Bayan kampüsündeki fakültelerde stüdyo sınıflar var. Erkek kampüsünde de hocalara ait stüdyo sınıflar ya da bürolar var. Hoca kendi stüdyosunda dersini anlatırken bayan öğrenciler onu hem görmekte hem duyabilmekte. Ancak hoca onların sadece seslerini duyabiliyor. İlk başta çok sorunlu ve zor gibi gelebilse de eşim de onların derslerine katıldığı için yakinen biliyorum ki hoca derse adeta sınıftaymış gibi hakim olabiliyor. Bir de bayanlar kampüsünün ana kapısından girince herkesin başını açıp, abayelerini çıkarıyor olması da çok ilginç gelmiş eşime.. Benzer bir durum Kur’ân kursları için de geçerli diyebiliriz. Heddâb camii’nin bayan Kur’ân kursunda hocaların ve öğrencilerin ev kıyafetleri ile ders alıyor olmaları da enteresan gelmişti kulağıma.. Ancak bu ve benzeri durumlar bana şunu düşündürdü: Cami, Kur’ân kursu gibi yerler hayatın içine katılmış durumda; binalar, mekanlar insanların rahatlığına, kolaylığına ve ihtiyacına göre düzenlenmiş gibi. Riyad’ın en büyük camisi olan Racihî Camii gibi kimi camilerde erkek, bayan ve çocuklu bayan bölümü mevcut. Namaz vakti gelince kim neredeyse orada seccadesini serip namazını kılması, ibadeti gündelik hayatlarına entegre ettikleri, gayet tabii bir durum olarak algıladıkları fikrini uyandırdı bende.
Riyad’a gitmişken kitap fuarını görmemek olmaz. Orta doğudaki en kapsamlı uluslararası kitap fuarı olarak kabul edilen bu fuar 08-18.3.2017 tarihleri arasında düzenlendi. Burada ilk, orta ve lise düzeylerindeki okullardan grup grup getirilen öğrencilerle karşılaşmak oldukça dikkat çekici ve sevindiriciydi. İnsanlar akın akın fuara gelmişlerdi. Hiç bu kadar kalabalık bir kitap fuarı gördüğümü hatırlamıyorum. Hatta insanların çoğu bavullarla kitap almaya gelmişlerdi. Neredeyse herkesin elinde bir alınacak kitaplar listesi vardı. Herhalde okumayacak olsalar bu kadar kitap almazlar, listeler hazırlamazlardı diye düşünüyorum. Bu arada Riyad’ın sahaflarını, kitapçılarını da unutmayalım. Çoğu Râcihî Camii’nin etrfaında bulunan bu kitapçılarda islami ilimlere dair aradığınız her türlü eseri kolaylıkla bulabilirsiniz. Ancak satın almanız o kadar da kolay olmayabilir zira tek ciltlik 300 sayfa kadar bir kitap 50 riyali aşabilmekte..
Son olarak her yerin özel bir yemek kültürü olduğu gibi Riyad’ın da mutlaka yenmesi gereken bir yemeği olduğunu söylemeliyim.. Mendi denen, bazı yörelerde kebse olarak da bilinen bu yemek, koca bir tepsi pilavın üzerine bir kuzunun konuşlandırılmasının ardından sunulmakta ve görenlerin gözlerini fal taşı gibi açmalarına sebep olabilmektedir.. Allah tadanlardan olmayı nasip eylesin.
Görsel: Kral Fahd Milli Kütüphanesi, domusweb.it