Saygıdeğer Hocamız Prof. Dr. Fuad Sezgin’in 30.06.2018 tarihinde vefat etmesi münasebetiyle…
Merhum hocamızı ilk önce onun hala Türkiye’deki akademik çalışmalar içerisinde bir numara olma özelliğini koruyan kıymetli eseri Buhârî’nin Kaynakları kitabıyla tanımıştım. İlk defa kendisini Ankara İlahiyat Fakültesi’nde bundan 15 sene önce verdiği konferansta görmek ve istifade etmek nasip oldu. Konu, matematik-coğrafya idi. Elinde orijinal el yazma-çizme haritalarla asırlar önce Müslüman âlimlerin bu haritaları çizmeyi ve binlerce km mesafeyi bu kadar titiz bir şekilde ölçmeyi nasıl başardıklarını anlattı. Hepimizi ikna ettiği sunumunda 14 asırlık İslam ilim, kültür ve medeniyetini sırtlamış, tüm Batı’ya meydan okuyor hatta bazen onları yalancılıkla, hırsızlıkla, ahlaksızlıkla suçluyordu. Konferans sonrasında “Hocam, sadece bilgim değil, inanın imanım da arttı” diyerek tebrik ettiğimde çok memnun olmuş, “Bunu eşime söyleyebilir miyim?” demişti.
Aynı akşam muhterem Mehmed Said Hatiboğlu hocamızın evinde birkaç saatlik ilim ziyafetini de yaşadık. O günlerde Ma’mer b. Raşid ve Câmi‘ adlı eseri üzerine makaleler yazıyordum. Sezgin hocamızın da 1955’te bu konuda yayınladığı bir makalesi vardı. Zihnimdeki bir iki soruyu tereddüt ederek sordum. İçimden de “Evlat ben o makaleyi yazalı 50 sene olmuş, unuttum gitti?!” diyebilir şeklinde bir düşünce geçti. Fakat bir de ne göreyim? Hocamız sanki dün çalışmışçasına ikna edici isabetli cevaplar verdi. İnanın çok şaşırdım. Çünkü sadece 50 sene geçmiş değil, hocamızın ilgi alanları değişmiş, çok genişlemişti. Hocamızın çok güçlü hafızasını o zaman daha iyi anlamış oldum.
Yıllar sonra Diyanetin düzenlediği Klasikler Kongresi’ne konuşmacı olarak geldiğinde de yine enfes bir sunum dinlemiştik. Hocamız hemen Almanya’ya dönmek ve bir an evvel “ölmeden” bitirmek istediği İlim Tarihi adlı çalışmasını tamamlamak istiyordu (Bu eşsiz eseri de Kültür Bakanlığı’ndan büyük boy 5 cilt halinde basılmıştır ve her evde bulunmalıdır). Bu esere yoğunlaştığı günlerde Alman Cumhurbaşkanı’nın kendisini arayıp bir görüşme teklifinde bulunduğu zaman hocanın, meşgul olduğunu ve 15 gün sonra görüşebileceğini söylediği anlatılmaktadır.
Son yıllarda iki büklüm haliyle dahi günde en az 15 saat çalışıyordu. Tıp, astronomi, coğrafya, botanik, matematik vb. farklı bilim dallarında İslam âlimlerince telif edilen el yazma 1000’den fazla kıymetli eserin başına metodik bilimsel bir mukaddime yazmış, elyazmaların tıpkıbasımını (faksimine) gerçekleştirerek tüm dünyaya meydan okumuştur. Böylece Batı’nın karanlık devri Ortaçağ’da Müslümanların nasıl bir aydınlık çağı yaşadıklarını ortaya koymuştur. Frankfurt’ta kurduğu Bilim Müzesi’nde sergilediği Müslümanların icat ve keşfettiği 800’den fazla metaryal ile bu meydan okumayı müdellel hale getirdi ki aynı müze bugün Gülhane Parkında da bulunmaktadır ve mutlaka görülmelidir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2019 yılının Fuad Sezgin yılı olarak belirlenmesi vesilesiyle hocamızın bilim tarihi alanındaki bu kıymetli çalışmalarının yanı sıra, tefsir ve hadis sahaları başta olmak üzere İslâmî ilimler alanındaki çalışmalarının da gündeme gelmesini sağlayacak programların yapılmasını arzu ediyoruz.
Hiç mübalağa etmeden söylüyorum, modern zamanlarda İslam bilim tarihine ve İslam medeniyetine ondan daha fazla hizmet eden olmamıştır. Hocamızın, zor olsa da yerini doldurabilecek ilim adamlarının yetişmesini cân u gönülden ümit ediyoruz.
Mekânın cennet olsun muhterem hocam!