Ashâbu’l/ehlu’l-hadîs kavramı en uygun biçimde rivâyet merkezli olarak fıkıh ve kelam gibi ilimlerle uğraşan alimler gurubunu nitelemektedir. Buna örnek vermek gerekirse İbn Huzeyme Sahîh çalışmasında fıkıh babları altında hadîs rivayetlerini aktarırken aynı durumu yani rivâyet merkezli olarak düşüncelerini kelâmi bir eser Kitâbu’t-Tevhîd adlı eserinde de sürdürmektedir. Ashâbu’l/ehlu’l-hadîs’in, daha çok rivayetlerle iştigal ettikleri için fıkhî veya kelâmi bir teoriye dayanarak fıkıh veya kelâm üretmede zorluk çekmeleri anlaşılır olmaktadır. Bu inceleme ashâbu’l/ehlu’l-hadîs’in fıkıh üretmek için ihtiyaç duydukları teoriyi Şâfi‘î’nin çalışmalarında bulduklarına değinmektedir. Ashâbu’l/ehlu’l-hadîs’in fıkıh üretmede ne kadar başarılı oldukları ayrı bir tartışma konusu olmakla beraber onların Şâfi‘î’ye olan ilgilerinin ana saiki, teorideki eksiklikleridir.
Şâfi‘î’nin usûl çalışmaları içinde hadîs ve sünnet konuları önemli bir yer tutmaktadır. O er-Risâle’sinde Kur’an-sünnet arasındaki ilişki; sünnetin otoritesi; haber-i vâhidi’in delil olarak kabul edilmesi; hadîs lafızlarının anlaşılması; hadîslerdeki ihtilaflar ve bunların çözüm yollarına dair kapsamlı bir teori sunmuştur. Öyle ki onun bu eseri ilk hadîs usûl eseri olarak da nitelendirilmektedir. O er-Risâle dışında hadîs ilimlerine dair müstakil çalışmalarda da bulunarak hadîs ilmine katkıda bulunmuştur. Şâfi‘î’nin bu çalışmalarının ehl-i hadîs çevrelerinde olumlu karşılandığını ve onlara yeni bir perspektif kazandırdığını söylemek gerekir.
Şâfi‘î’nin döneminde yaşayan hadîs bilginlerinden Ahmed b. Hanbel, ‘Abdurrahmân b. el-Mehdi ve Sa‘îd b. el-Kattân, İshâk b. Râheveyh gibi kimseler Şâfi‘î ile ilgili olumlu düşünceler serdetmişlerdir. Şâfi‘î’den sonra ehl-i hadîs’in ileri gelenleri onun düşüncesini öğrenmeye ve aktarmaya çalışmışlardır. Tarihî kaynaklar Ahmed b. Hanbel’in, çevresindeki ehl-i hadis kesimine Şâfi‘î ile beraber olma tavsiyesinde bulunduğunu ifade etmektedir. Ahmed b. Hanbel’in Mekke’de İshak b. Râheveyh’e İbn ‘Uyeyne ve el-Makburî’yi bırakıp Şâfi‘î’yi dinlemeyi tavsiye etmesi ehl-i hadis’in ihtiyaç duyduğu şeyin hadis rivayet etmekten ziyade şer‘î nasları yorumlama ve onlardan şer‘î hükümler çıkarma yöntemlerine ihtiyaç duyduklarını göstermektedir. Nitekim hadis rivayetini bırakıp Şâfi‘î’nin derslerini takip ettiği için eleştirilen Ahmed b. Hanbel bu eleştirilere cevap verirken, rivayeti kaçırılan bir hadîsin başka bir senet ile rivayet edilme imkanın olduğunu ancak genç Şâfi‘î’nin sunduğu perspektifin kaçırıldığı takdirde bir daha bulunamayacağını belirtmesi Şâfi‘î’nin ehl-i hadis için önemini göstermektedir. Ahmed b. Hanbel’in “biz hadis ehli Şâfi‘î’yi görünceye kadar Ebû Hanîfe’nin ashabının elleri arasında kilitlenmiştik.” sözü de bu doğrultuda okunmalıdır. Ahmed b. Hanbel’in fıkıh alanında kitap yazanlar arasında Şâfi‘î’nin kitabından başka kimsenin kitabına bakmadığı ve Şâfi‘î’nin kitaplarına bakmayan ehl-i hadis’i eleştirdiği tarihî kaynaklarda mevcuttur. Yine muhaddis İshâk b. Râheveyh’in, Ahmed b. Hanbel’e mektup yazarak kendisine Şâfi‘î’nin eserleri arasından ihtiyacı olan bir eseri göndermesini istediğini, bunun üzerine Ahmed b. Hanbel’in de kendisine er-Risâle’yi gönderdiğini ifade etmesi ehl-i hadis’in ihtiyaç duyduğu teorinin Şâfi‘î tarafında ortaya konduğunu göstermektedir. Bundan ötürü Şâfi‘î, Bağdat’ta Ebu Hanife’nin öğrencisi Şeybânî ile birçok münazarada bulunmuş ve Şeybânî onun hakkında “eğer ehl-i hadis bir gün konuşacaksa Şâfi‘î’nin dili ile konuşacaktır.” değerlendirmesini yapmıştır. Öyle ki tarihî kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre Şâfi‘î’den önce ehl-i hadis geleneği ehl-i rey geleneği karşında kendi görüşlerini savunma noktasında içine düştüğü krizi Şâfi‘î ile beraber aşmıştır. Za‘ferânî “ehl-i hadis uykudaydı. Ta ki Şâfi geldi ve onları uyandırdı.” derken, el-Humeydî de “Biz ashab-ı rey’e karşılık vermeyi düşünüyorduk ancak bunu nasıl güzel bir şekilde yapacağımızı bilmiyorduk. Ta ki bize Şâfi‘î geldi ve bize bunun (yolunu) açtı.” diyerek Şâfi‘î’nin etkisine dikkat çekiyordu.
Ehl-i hadis’in sembol ismi olan Buhârî’nin Şâfi‘î’nin öğrencileri el-Humeydî, Za‘ferânî, Ebû Sevr ve el-Kerâbîsî ile olan ilişkisi Şâfi‘î sonrası ehl-i hadîs’in Şâfi‘î’ye olan ilgisini göstermesi açısından önemli bir bilgidir. Bunun dışında başka bir hadîs bilgini Ebû Ca‘fer et-Tirmizî’nin Şâfi‘î’nin Mısırlı öğrencilerinden ders alması ve Şâfi‘î’nin eserlerini yazması da bu tespiti destekler niteliktedir. Şîrâzî’nin aktardığına göre Ebû Hanîfe’nin görüşleri üzerine fıkıh eğitimi aldığını söyleyen Tirmizî, Hz. Peygamber’in mescidindeyken Hz. Peygamber’i rüyasında görmüştür. Bu rüyaya göre kendisi Rasullâh’a Ebû Hanife’nin fıkhını öğrendiğini ve onun görüşlerini aldığını söylemiş ancak Hz. Peygamber bunu reddederek “Mâlik’in görüşleri arasından sünnetine uyan görüşleri almasını, Şâfi‘î’nin görüşlerinin ise kendi sünnetine uyduğunu ve Şâfi‘î’nin, sünnetine muhalefet edenlere reddiyede bulunduğunu” söylemiştir. Esasen bu rüya literatürü sadece Tirmizî ile sınırlı değildir. Şîrâzî, Mervezî’nin Mısır’a gidişini onun ifadeleri ile menkıbevi bir şekilde anlatmaktadır. Bu anlatıya göre el-Mervezî yirmi yıldan fazla hadîs yazdığını, kavilleri ve meseleleri işittiğini ancak Şâfi‘î’nin görüşünün (rey) kendisine güzel gelmediğini ifade etmektedir. Fakat sonrasında Hz. Peygamber’in mescidinde gördüğü rüya üzerine Mısır’a gittiğini ve Şâfi‘î’nin eserlerini yazdığını belirtmektedir. Bu rüyaların gerçekliği ayrı bir tartışma konusu olmakla beraber ehl-i hadis çevresinde Şâfi‘î’nin diğer imamlar nezdindeki farklılığını aktarmak açısından dikkat çekicidir. Dönemin diğer hadîs bilgini en-Nesâî de Mısır’da Şâfi‘î’nin öğrencisi Yûnus b. ‘Abdila‘lâ’dan ders almıştır. Nesâî sahabeden başlamak üzere fukahâu’l-emsâr tanımlaması ile İslam merkezlerinde bulunan fakîhlerin isimlerini kaydederken Mekke’de Sufyân b. ‘Uyeyne, İbn Cüreyc ve Müslim b. Hâlid ez-Zencî’den sonraki tabakada Şâfi‘î’yi zikretmektedir. Şâfi‘î’den sonra ise onun ashabından Mısırlı, Mekkeli ve Bağdatlı olanlarından Muzenî, Ebû Sevr, Buveytî, Humeydî, Ebû Musâ b. Cârûd el-Mekkî gibi isimleri zikretmektedir. Nesâî, Şâfi‘î ve ashabı ile ilgili hadîs ilimlerine dair olumsuz bir bilgi aktarmazken Kufe ehlinin fukahâsından bahsederken Ebû Hanîfe ve İbn Ebî Leylâ’nın hadîste güçlü olmadığı tespitini yapmaktadır. Muzenî ve Rabi‘î’in öğrencisi olan hadîs bilgini Ebû ‘Avâne el-İsferâyînî tarihî kaynaklarda İsferâyîn bölgesine Şâfi‘îliği aktaran ilk kişi olarak tanıtılmaktadır. Horasân’ın hadîs bilgini Ebû Nu‘aym el-İsterâbâzî de Şâfi‘î’nin öğrencisi er-Rabî‘den fıkıh eğitimi almıştır. Bağdatlı ashâbu’l-hadîs’in ileri gelenlerinden Ebu’l-Hüseyn el-Kallâs hakında onun Şâfi‘î’nin görüşlerini ezberlediğine dair aktarılan bilgi ehl-i hadîs çevrelerinde Şâfi‘î’nin önemini aktarması açısından önemli olan başka bir bilgidir. Yine Irak’ta Şâfi‘îlerin imamı olan ve Müzenî’den ders alan İbn Ziyâd en-Nîsâbûrî’nin Muzenî’nin Muhtasar’ı üzerinde ziyadat çalışması yapması da bu çerçevede dikkate değerdir. Iraklı hadisçi Ebû ‘İsmâ‘îl et-Tirmizî, Mısır’da Buveytî’den ders alıp Şâfi‘î’nin eserlerini yazdıktan sonra onları Mısır’dan Irak bölgesine aktaran kişi olarak ön plana çıkmaktadır. Herat bölgesinin hadîs bilgini ed-Dârimî de Buveytî’den fıkıh eğitimi alan hadîs ehlindendir.
Yukarıda aktardığımız üzere Şâfi‘î’nin teorisi belki de en çok ehl-i hadîs çevrelerinde yankı bulmuştur. Bu yankı mesailerinin büyük bir bölümünü hadîs rivayet etmek için belde belde gezen ehl-i hadîs çevresinin rivayet ettikleri hadis malzemesini fıkhî bir perspektif ile ele almalarında Şâfi‘î’nin teorisine olan ihtiyaçlarında kendini göstermiştir. Nitekim İbn Hıbbân, kitaplarında ele aldığı asılların ve sünnetlerden istinbât ettiği fer‘lerin tamamının Şâfi‘î’nin görüşü olduğunu ve onun eserlerine dayandığını ifade etmektedir. Özellikle bu dönemde tabakât eserlerinde ehl-i hadîs çevresi için fıkıh ve hadîs ilimlerini birleştiren, şeyhler arasında fıkhı en iyi bilen, hadîslerden dakikçe fıkhî hükümler çıkaran vb. nitelemelerin olması Şâfi‘î ile beraber hadîs malzemesinin fıkhî bakış açısı ile ele alındığının bir göstergesidir.
Davud Hocam akademik olan bu güzel yazılarını beğeni ile takip etmekteyim. bu güzel çalışmalırının faydalı olmasının yanında devamını dilerim.