Pascal ve Bahis


Bahis (wager), Tanrı’ya inanmanın rasyonel olduğunu göstermek amacıyla sıklıkla başvurulan önemli akıl yürütmelerden biridir. Söz konusu akıl yürütme, Tanrı’ya inanmanın rasyonelliğini bahis/kumar diliyle ifade ederek fayda düşüncesi üzerinden imanı temellendirmeye çalışmaktadır. Buna göre, Tanrı’nın lehine bahse girdiğimizde (iman ettiğimizde), eğer Tanrı varsa sonsuz bir saadet/fayda kazanırız. Bu durumda, Tanrı olmasa bile, kaybımız sonlu dünya zevkleri olacaktır. Ancak Tanrı’nın aleyhine bahse girdiğimizde (iman etmediğimizde), eğer Tanrı varsa bu sonsuz saadetten mahrum kalırız.[i] Bahis argümanının temel iddiası, Tanrı’ya inanmakla sonsuz bir saadete ulaşma ihtimali olduğu için, diğer seçeneklerden ortaya çıkacak sonlu kazanç ve kaybın herhangi bir önemi olmaksızın iman etmenin en makul tercih olduğudur.

Argüman birçok düşünür tarafından değişik şekillerde ele alınmasına karşın, bahis denilince akla ilk gelen isim şüphesiz Fransız düşünür BlaisePascal’dır. Bunun en önemli nedeni, Pascal’ın, karar teorisine dayanarak olasılık hesaplamaları çerçevesinde argümanı matematiksel açıdan açık bir şekilde ortaya koymasıdır. Matematikte, ekonomide, felsefede genişçe müzakere edilen karar teorisi, bir mesele hakkında bilgi açısından belirsizliğin olduğu bir karar durumuyla karşılaşıldığında, kişinin en makul tercihi yapmasını sağlamaya yöneliktir. Böyle bir durumda, olabilecek durumlar, eldeki veriler, kişinin alabileceği kararlar, kararların farklı çıktıları, bu çıktılara atanabilecek olasılık değerleri göz önünde bulundurularak tercih edilebilecek en iyi seçenek belirlenir. Bahis argümanını, Gazâli[ii] başta olmak üzere birçok düşünür Pascal’dan çok önce ele almasına rağmen, argümanı olasılık hesaplamalarına dayalı bir akıl yürütmeyle matematiksel bir kesinlik içinde ortaya koymamışlardır.

Pascal, bahis argümanına, Tanrı’nın varlığına veya nasıl bir varlık olduğuna çeşitli akıl yürütmelerle ulaşmanın mümkün olmadığını iddia ederek başlamaktadır. Bundan dolayı, Tanrı’nın varlığını kanıtladığı öne sürülen geleneksel teistik argümanların (ontolojik, kozmolojik, teleolojik vb.) başarısız olduğunu kabul etmemiz gerekir. Ancak Pascal’a göre, Tanrı’nın varlığı hakkında bilgisiz bir durumda olmamıza rağmen, O’nun varlığına inanma veya inanmama konusunda bir karar almamız kaçınılmazdır. Kişi, “Bu konuda bilgisiz olduğumdan dolayı Tanrı’nın varlığı veya yokluğu konusunda bir karar vermek istemiyorum” diyerek karar almanın kaçınılmaz olduğu iddiasına itiraz edebilir. Fakat bu kişi, karar vermeyerek veya agnostik kalarak aslında bir taraf lehine bahse girmektedir. Buna göre, Tanrı’nın varlığıyla ilgili alacağımız karar konusunda önümüzde üç seçenek görünmektedir: inanma, inanmama ve hüküm/karar vermeme. Pascal’a göre, sonuçları üzerinden bu seçenekleri düşündüğümüzde, eğer Tanrı varsa, inanma bizi sonsuz bir saadete götürürken, inanmama ve hüküm vermeme bizi bu saadetten alıkoymaktadır. Çünkü Tanrı’nın varlığı konusunda hüküm verilmediğinde, inanma durumunun ortaya çıkarabileceği faydalar reddedilmektedir. Dolayısıyla, Tanrı’nın varlığı konusunda karar vermeme, sonuçları itibariyle inanmamayla eşdeğerdir.

Peki, Tanrı’nın varlığı konusunda bir karar vermek kaçınılmaz ise o zaman bu kararı nasıl alacağız? Pascal’ın önerisi, karar teorisi ve olasılık hesaplamalarına dayalı olarak en fazla faydayı sağlayan seçeneğin tercih edilmesidir. Eldeki verileri listeleyerek alınacak bu kararı daha açık bir şekilde ortaya koyabiliriz. Buna göre, Tanrı’nın varlığı konusunda olabilecek iki durum vardır: ya Tanrı vardır ya da yoktur. Alınabilecek kararlar ise, Tanrı’ya inanmak veya inanmamaktadır. O zaman, bir matrisle argümanı şu şekilde gösterebiliriz:

                 Tanrı vardır     Tanrı yoktur
Tanrı’nın varlığına inanmak                       f1 (∞)            f2 (x)
Tanrı’nın varlığına inanmamak                       f3 (y)            f4 (z)

Tablo. 1

Matriste de görüleceği üzere değerlendirilebilecek dört sonuç/çıktı vardır: f1, f2, f3 ve f4. Bu sonuçları değerlendirmede,bahsinönemli öğelerinden birini oluşturan Beklenti İlkesine başvurulmaktadır. Basitçe ifade etmek gerekirse, bu ilke, olabilecek durumlara bir olasılık değerinin atanması ve bu değerin söz konusu durumlardan beklenilen faydayla çarpılmasını ifade etmektedir. Artık seçenekleri kolayca değerlendirebiliriz. Tanrı’nın var olma olasılığını yüzde elli olarak (0.5) kabul ettiğimizi ve O’na inanmanın faydasının sonsuz olduğunu varsayalım. Bu durumda, beklenti ilkesine göre, f1’in sonucu (0.5 X ∞ = ∞) sonsuz çıkar. f2’nin sonucu (0.5 X x), f3’ün sonucu (0.5 X y) ve f4’ün sonucu (0.5 X z) ise sonlu kazanç ve kayıp olur. Daha açık bir ifadeyle, Tanrı’nın varlığını olası ve O’na inanmanın faydasını sonsuz kabul ettiğimizde (f1), sonuç hep sonsuz çıkar. Buna karşın, dünyada yaşanılanları sonlu olarak kabul ettiğimizden dolayı, sonlu kayıp ve kazançları (x, y, z) dile getiren diğer seçeneklerin (f2, f3 ve f4) sonuçları hep sonlu çıkmaktadır.[iii] Ayrıca burada müzakere edilen sonlu kayıp ve kazançlar, kişinin perspektifine göre önemli oranda değişebilmesine karşın, bunun bahis için hiçbir önemi yoktur. Çünkü Pascal’ın altını çizdiği önemli nokta, çok düşük dahi olsa Tanrı’nın varlığını muhtemel gördüğümüzde, O’na inanmanın beklenilen faydasının hep sonsuz olacağıdır. Tanrı’nın var olma olasılığının yüzde elli (0.5) olduğunu bile varsaymaya gerek olmadan, varlığı konusunda düşük bir olasılık kabul etmek bahis argümanını ileri sürmek için yeterli olmaktadır. Dolayısıyla, bahis argümanının dayandığı iki temel varsayım vardır: düşük olsa bile Tanrı’nın varlığını olası görmek ve O’na inanmanın faydasını sonsuz kabul etmek. Bu iki varsayım sayesinde, Pascal, matematiksel bir kesinlik içinde Tanrı’ya inanmanın daha rasyonel olduğunu ortaya koymaktadır.

Dile getirilen iki varsayım, bahis argümanının güçlü yanını oluştururken, aynı zamanda argümana yöneltilen önemli itirazların da başlıca nedenidir. Burada son olarak, argümana yönelik en etkili itiraz olarak kabul edilen Çok Tanrı (Many-Gods) itirazına kısaca değinmek gerekir. Varsayalım ki, Pascal’ı haklı bularak Tanrı’ya inanmaya karar verdik. Acaba bu durumda hangi Tanrı’ya inanacağız? İslam’ın Allah’ını mı yoksa Hıristiyanlığın teslisini mi seçeceğiz? Her iki seçeneğin de doğruluk olasılığının bulunduğunu ve ikisinin de sonsuz fayda önerdiğini düşündüğümüzde hangi seçeneğe inanmamız gerekir? Çok Tanrı itirazına göre, Pascal, bahis argümanını ileri sürerken sadece iki alternatif (ya Tanrı vardır ya da yoktur) ifade etmesine karşın, kişinin inanabileceği sınırsız sayıda seçenek vardır. Daha da önemlisi, bu seçeneklerden her biri, sonsuz faydayı yalnızca kendisine hasretmekte ve diğer seçeneklerin sonsuz faydaya götürmeyeceğini iddia etmektedir. Dolayısıyla, itiraza göre, kişinin inanabileceği sınırsız sayıda sonsuz fayda öneren din seçeneği vardır ve bu durum karşısında bahis argümanı kişiyi bir belirsizlikle karşı karşıya bırakmaktadır. Bu durumu şu şekilde göstermek mümkündür:

Allah vardır Hıristiyan Tanrı vardır Hiçbir Tanrı yoktur
Allah’a inanmak f1 (∞) f2 (a) f3 (b)
Hıristiyan Tanrı’ya inanmak f4 (c) f5 (∞) f6 (d)
Bir Tanrı’ya inanmamak f7 (e) f8 (f) f9 (g)

Tablo. 2

Tabloya göre sonsuz fayda öneren iki seçenek vardır (f1 ve f5). Tablo. 1’de Pascal’ın ortaya koyduğu şekliyle argümanda sonsuz fayda öneren tek seçenek mevcutken, bu seçeneği tercih etmek rasyoneldi. Ancak sonsuz fayda öneren seçenek sayısı ikiye çıktığında (Tablo.2), bahsin kişiye önerebileceği bir seçenek kalmamakta ve argüman çökmektedir.Çünkü sonsuz fayda öneren bu iki seçenek arasında tercih yapabilmek artık mümkün olmamaktadır. Ayrıca farklı dinleri ve dinlerin içinde ortaya çıkmış çeşitlimezhepleri düşündüğümüzde, Tablo.2’deki seçenekleri genişletmek olanaklıdır.Dolayısıyla, çok Tanrı itirazını göz önünde bulundurduğumuzda bahis argümanının Tanrı inancının rasyonelliğini sağlama konusunda yetersiz kaldığı ifade edilebilir.[iv]

[i] Argümanda “kazanç, fayda, saadet, kayıp” kavramlarının başına getirilen “sonsuz” ifadesi, genel olarak ahiret yaşamında yaşanılacağı iddia edilen tecrübeleri ifade ederken, “sonlu” ifadesi ise bu dünyaya yönelik tecrübeleri dile getirmektedir.

[ii]Gazâli ve Pascal’ın bahis versiyonları arasında bir karşılaştırma için bkz: Abdulkadir Tanış, “Gazâli ve Pragmatik İman Anlayışı”, II. Uluslararası Dini Araştırmalar ve Küresel Barış Sempozyumu, 19-21 Mayıs 2016, Saraybosna, s. 157. (http://udakb.timav.com.tr/wp-content/uploads/2017/01/2_Sempozyum_2_Cilt_.pdf).

[iii]Pascal’ın bahis argümanında “cehennemi” ya da sonsuz kaybı (-∞) ele almadığını belirtmek gerekir. O yüzden, f1 dışındaki seçenekleri sonlu kazanç veya kayıplar olarak değerlendirmek gerekir.

[iv] Bahis ile ilgili daha geniş bir tartışma için bkz: Abdulkadir Tanış, “Tanrı’nın Varlığı Lehine Bahse Girmek”, III. Türkiye Lisansüstü Çalışmalar Kongresi: Bildiriler Kitabı II, 15-18 Mayıs 2014, Sakarya (https://www.academia.edu/19622539/Tanr%C4%B1_n%C4%B1n_Varl%C4%B1%C4%9F%C4%B1_Lehine_Bahse_Girmek). Ayrıca pragmatik argümanlar konusunda ayrıntılı bir çalışma için bkz: Jeff Jordan, Pascal’s Wager: Pragmatic Arguments and Belief in God, Oxford: ClarendonPress, 2006.

One comment

Submit a comment

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s