İslam Dünyasında Kitabın Tarihi,
Orijinal İsim: Den Arabiske Bog (Kopenhag, 1946)
Tercümeye Esas Baskı: The Arabic Book, Princeton University Press, 1984
Müellif: Johannes Pedersen
İngilizce’ye Tercüme: Geoffrey French
Türkçe Tercüme: Mustafa Macit Karagözoğlu
Klasik Yayınları,
2. Basım, İstanbul – 2013
1883 yılında dünyaya gelen Johannes Pedersen, 1902’de Kopenhag Üniversitesi’nde teoloji ve semitik filoloji tahsiline başlar ve burada Frantz Buhl’den İbranice, Aramice ve Arapça öğrenir. Leiden ve Budapeşte gibi merkezlerde eğitim ve araştırma hayatına devam ederken Ignaz Goldziher gibi hocaların da öğrencisi olur. 1914 yılında Kuran-ı Kerim’in Danca çevirisini yapan Pedersen “Den Arabiske Bog” ismi ile yazımıza konu olan kitabını yine Danca olarak 1946 yılında Kopenhag’da neşretmiştir. Kitap ilk neşrinden uzun süre sonra, 1984’de İngilizce’ye Geoffrey French tarafından tercüme edilmiş ve Princeton University Press tarafından yayınlanmış, İngilizce neşrinden yıllar sonra ise, “The Arabic Book” isimli bu İngilizce neşr esas alınarak Mustafa Macit Karagözoğlu tarafından, Klasik Yayınları “İslam Medeniyeti Araştırmaları Serisi”nin 7. Kitabı olarak Türkiye’de okuyucu ile buluşmuştur.
Giriş ve 10 ana bölümden müteşekkil kitap, “İslam’dan Önce Arap Yarımadası’nda Yazı ve Kitap” başlığı ile bölge ve semitik kültürde yazılı kültürün köklerinin izini sürdükten sonra, Arap ve İslam yazılı kültürünün temeli olan “Kur’ân ve Arap Edebiyatı” başlığı ile, Kur’ân’ın cemi ve çoğaltılması konusu ile kilit bir döneme işaret ediyor. Akabinde “Kitapların Telifi ve Nakli” başlığı altında, modern yöntemlerle de mukayese ederek, kitapların nasıl ortaya çıktığını; gerek coğrafi olarak gerek daha sonraki kuşaklara aktarımı bakımından ele alıyor. Ardından bu aktarımın en önemli figürleri olan “Varrâklar ve Kitapçılar”ı müstakil bir bölümde işliyor. Eserin devam eden bölümlerinde “Yazı Malzemeleri”, “Arapça Yazı ve Hattatlar”, “Kitap Resimleme” ve “Ciltçilik” gibi, daha çok teknik konularda bilgiler verilirken pek çok görselden yararlanılıyor. Kitapların üretimi, kullanımı ve kuşaktan kuşağa aktarımı konusunda önemli bir yeri olan “Kütüphaneler” müstakil bir bölümde ele alındıktan sonra “Matbû Kitaplar” başlıklı son dönemde, matbaa sonrası İslam coğrafyasındaki gelişmeler özetle geçiliyor.
“Bilgi”nin temel taşıyıcılarından biri olan ve İslam’da -Kur’ân merkezli- mukaddes bir yere sahip“kitab”a dair Pedersen’in bu eseri neşredildiği dönem için gerçekten önemli ve döneminin ötesinde bir çalışma. Ancak onun bu mukaddime sonrası, ele aldığı başlıkların her birinde farklı dillerde müstakil pek çok çalışma yapıldı; kimi yaygın kanaatler değişti ve pek çok yeni bilgiye ulaşıldı. Bu noktada dizi editörü Halit Özkan Bey’in eserin takdimindeki kısa ve fakat etraflı bilgileri ile mütercimin dipnotları okuyucuya güncel çalışmalar ve yanlış kanaatler hakkında yeterince yardımcı olmakta. Yani Pedersen’in eseri bu güncel Türkçe tercümesi ile, hala bu alana girişte okunması, hatta “okuma” eylemi ile ilişkili insanların haberdar olması gereken, pek çok bilgiyi ve belgeyi bize sunuyor. “Kitap” değil de “Okuma” ekseninden ve batı dünyası üzerinden bir bakışla hazırlanan, Alberto Manguel’in “Okumanın Tarihi” adıyla Türkçe’ye tercüme edilen eseri, paralel okuma için iyi bir alternatif olabilir. Ayrıca Pedersen’in eseri, bu konulara dair ileri okuma yapma isteği uyandırırsa, Adam Gacek’in The Arabic Manuscript Tradition, A Glossary of Technical Terms and Bibliography – Supplement (Leiden 2008) isimli, terminoloji ve kaynakça eksenli çalışması size pek çok alternatif sunacaktır.
Tadımlık:
* Müelliflerin genel olarak uzun süreli ilmi seyahatler yaptıklarını, Mekke’ye hacca gittiklerini ve ibadetlerine de yeterli zaman ayırdıklarını düşündüğümüzde, böylesine üretken yazarların evlerinde veya misafirlikte arkadaşlarıyla sohbete nasıl zaman bulduklarını, dahası –genellikle- birden fazla hanım ve çok sayıda çocukla nasıl bir aile hayatı sürdürdüklerini kavramak zordur. Bu durum, telif işinin Müslümanları büsbütün nasıl hükmü altına aldığını ve hayatlarını belirlediğini göstermektedir. (s.50)
* Bağımsız bir varrâk, günümüz batı dünyasında matbaa ile kitap satıcısının gördüğü fonksiyonları beraberce ifa etmiştir. Hatta buna yayınevini de eklemek mümkündür. (s.58)
* 1216-1218 yıllarında İran’ın doğusundaki Merv’de kalan Yâkût, ikisi merkez camide diğerleri medreselerde olmak üzere şehirde toplam on zengin kütüphane bulunduğunu coğrafya sözlüğünde kaydeder. Hatta kendisine iki yüz ciltten fazla kitabı, teminat bırakmaksızın ödünç alma izni verilmiştir. (s.136)
İyi ki tarih bölümünden mezunum ve hayatımı tarihe adıyorum. Gerçekten yazdığınız yazı çok güzel maşallah.