Yanlış Cumhuriyet, Sevan Nişanyan, Kırmızı Yayınları, İstanbul 2008.
Sevan Nişanyan’ı, kısaca tanıtmak zor iş. Zeki birisi olduğu kesin, hayatı boyunca pek çok işle uğraşmış. Bununla birlikte en çok öne çıkan tarafı herhalde muhalifliğidir. Yanı sıra dilbilimci özelliği de epey dikkat çekicidir. Sözlerin Soyağacı çalışması bunun delilidir. Biz gelelim yazımıza konu olan kitabına. Yanlış Cumhuriyet, yazarın muhalif duruşunu yansıtan önemli bir çalışma. İsminden de anlaşılacağı gibi Cumhuriyet Türkiye’sinin kuruluş dönemi ve ideolojisi hakkında tabiri caizse doğru bilinen yanlışları ele alıyor. Kitap hacimli sayılabilir (438 s.), ama soru-cevap üslubu tercih edildiğinden okuması gayet kolay. Cumhuriyet tarihini farklı bir gözden okumak isteyenler için birebir.
Mütedeyyin ailelerin çocukları olarak bizler, genelde cumhuriyet dönemi hakkında kinle dolu bir hafızaya sahibizdir. El-hakk, bunda Atatürk ve Atatürkçülerin yanlış uygulamalarının epey büyük bir rolü vardır. Ancak o dönemi tartışırken düştüğümüz önemli yanlışlardan birinin, kişileri ilkelerden daha çok tartışma konusu yapmak olduğunu düşünüyorum. Daha somut söyleyecek olursam Atatürk ve Atatürkçülerin şahıslarını konu ettiğimiz kadar, uygulamalarındaki yanlışları ilkesel olarak eleştirmeyi pek beceremedik. Beceremediğimiz için de 1990’lı yıllarda siyaseten bunun bedelini ödedik. Fakat Nişanyan, kitabında bunu büyük ölçüde başarmış. Keşke biz mütedeyyinler de eleştiri üslubumuzda onun kadar başarılı olabilseydik.
Tadımlık:
“Kemalizmin önde gelen ideologlarından, CHP milletvekili ve partinin resmi organı Hakimiyet-i Milliye (Ulus) gazetesi başyazarı Falih Rıfkı Atay’a göre, Türk inkılap fırkasını “komünist ve faşist, yani eski bir nizamdan yeni bir nizama geçen memleketlerin” partilerinden örnek alarak kurmak gereklidir.” S.30
“Din konusunda Kemalist inkılabın tutumu Sovyetlere yakın radikalliktedir; her halükarda Alman ve İtalyan diktatörlüklerinden bir hayli daha katıdır. Dinin devletten bağımsız örgütsel ve ideolojik varlığı tasfiye edilmeye çalışılmış; buna direnen veya direnme potansiyeli olan gruplar, gerektikçe zora başvurularak ezilmiştir.” S.36
“1923, 1927, 1931, 1935 ve 1939 “seçimleri”, Tek Adam tarafından belirlenmiş milletvekili listelerinin –eski Sovyet rejiminde olduğu gibi- halka “onaylatıldığı” birer siyasi gösteriden ibarettir. Mustafa Kemal Paşa iktidara seçimle gelmemiş, yaşamı boyunca gerçek ve serbest hiçbir seçime katılmamıştır. Kurduğu parti, Cumhuriyet tarihinin ilk serbest seçimlerinde -1950’de- hezimete uğrayacak ve ondan sonra da girdiği her seçimden yenilgiyle çıkacaktır.” S.41
“1923’te yapılan İkinci Meclis seçimlerine sadece bir parti –Halk Fırkası- katılmıştır. Tüm parti adaylarının “gece-gündüz bilfiil çalışarak Mustafa Kemal ve yakın çevresi tarafından belirlenmiş olduğu döneme ait hatıratların birçoğunda ayrıntılı olarak anlatılır.” S.43
“Nutuk’ta ilk dikkati çeken nokta, Milli Mücadele sırasında ve sonrasında herhangi bir nedenle ve herhangi bir ölçüde Gazi’nin emir ve iradesine karşı çıkmış olan istisnasız herkesin, vatan haini, satılmış, özel çıkarlar peşinde koşan ya da en hafifinden gayrı ciddi veya aptal kimseler olarak sunulmalarıdır.” S.70
“Tek Parti yönetiminin, Türkiye’de parti, basın ve dernek özgürlüklerinin geliştirmesini geciktirmekle kalmayıp, mevcut olanı ezmeye yönelik aktif ve kararlı bir mücadele sürdürdüğü görülür.” S.153
Harf Devrimi hakkında: “İlk Çin imparatorluk hanedanının kurucusu ShihHuangTi’nin (MÖ 221-210), kurduğu devlet düzeninin sorgulanacağı korkusuyla, ülkesinde geçmişte yazılmış tüm kitapların yakılmasını emredişinden bu yana geçen ikibinikiyüz yılda, devlet eliyle girişilmiş bu boyutta bir kültür katliamına yeryüzünün herhangi bir yerinde rastlamak mümkün değildir.” S.161