David O. Brink, Moral Realism and the Foundations of Ethics, Cambridge University Press, New York 1989.
David O. Brink’in, Ahlaki Realizm ve Etiğin Temelleri adlı eseri, etiğin temellerini ele almakta ve bu konuyu işlerken onunla bağlantılı olarak ahlak metafiziği, ahlaki epistemoloji, ahlak psikolojisi ve nesnel (substantive) ahlak teorisi gibi karmaşık birçok konuya da temas etmektedir.
David O.Brink’in ahlaki realizm görüşünün temel unsurları, dışsalcı ahlak psikolojisi, bağdaşırcı bir ahlaki epistemoloji, indirgemeci olmayan bir doğal etik yaklaşımı ve nesnel bir faydacılık görüşünden oluşur. Kendine has bir ahlaki realizm tezi benimseyen müellif, bu tezi bilişsel ve objektif olarak tanımlamaktadır. Kendini hem bilim hem de etik konusunda realist olarak tanımlayan Brink, bilim hakkında sahip olunan nesnelliğin genel hatlarıyla doğru olduğunu; etiğin de, tıpkı bilimdeki gibi bir nesnellik potansiyeline sahip olduğunu düşünür. Brink, ahlaki realizmi, “doğru ve yanlışın ne’liği hakkında, varlığı ve doğası inançlarımızdan bağımsız olarak var olan ahlaki olgular ve doğru ahlaki önermeler vardır” manasına gelen görüş olarak tanımlar. Bir ahlaki önermede; fail, neyin doğru ve değerli, övgüye değer ya da zorunlu olduğunu keşfeder. Dolayısıyla, Brink ve diğer ahlaki realistlere göre, ahlaki iddialarımız olgulara denk gelmekte ve gerçek niteliklere işaret etmektedir; bu sebepten, bizler ahlaki failler olarak doğru ahlaki inanç ve ahlaki bilgiye sahip olabiliriz.
Brink, ahlakın teorik karakterinin yanında pratik bir yönünün olduğuna da dikkat çeker. Ahlaki değerlendirmelerden, insanları belli şekillerde davranma konusunda motive etmesini veya en azından ahlaka uygun davranmak için sebep vermesini beklememizin makul olduğunu ifade eder. Ahlaki realizme yöneltilen önemli eleştirilerden birinin bu konu üzerinden geldiğini savunan Brink; realistlerin, bazen ahlakın söz konusu pratik karakterini açıklama konusunda yetersiz olduklarını düşünür. Buna göre, “ahlaki değerlendirmeler, eğer ahlaki realistlerin iddia ettikleri gibi sadece olguya işaret ediyorsa, ahlaki değerlendirmeler (considerations), bir davranışı (conduct) nasıl doğru bir şekilde etkileyebilir?” Bu sorun (yazara göre) ahlak-güdülenme ve ahlak-rasyonalite arasındaki ilişkilerin içsel kavramsal ilişkiler olduğunu düşünenler adına oldukça problemli görünmektedir. Müellif bu noktada, noncognitivistler (bilişselci olmayan düşünürler) gibi içsel bir ahlak psikolojisi benimseyen ahlaki antirealistlerden (realizm karşıtları) ayrılarak, dışsal bir ahlak psikolojisi benimsemektedir. Dışsal ahlak psikolojisine göre, ahlaki değerlendirmelerin eylemler için bir gerekçe sağlaması ya da o eylemin yapılması için bir faili güdülemesi, ahlak kavramı için dışsal olan harici faktörler tarafından sağlanır. Bu unsurlar, ahlakın muhtevası, eylem için müstakil bir ahlak teorisi, dünyayla ilgili olgular ve failin ilgi ve arzularından oluşur. Brink’e göre, dışsalcı ahlak psikolojisi realist düşünürlere sadece söz konusu eleştiriden kurtulması için yeterli sebep vermekle kalmaz, aynı zamanda bu eleştiriden bağımsız olarak ele alındığında da içselci bir ahlak psikolojisine göre daha fazla tercih edilirdir. Çünkü içsel sezgici bir ahlak psikolojisi –fazlasıyla izafi olacağından- Brink için oldukça gizemli görünmektedir.
Brink’in ahlaki realizminin ayırt edici niteliklerinden biri de, bağdaşırcı bir ahlaki epistemoloji benimsemesinde yatar. Geleneksel realist ahlak filozofları, ahlaki realizmi bir tür sezgici epistemolojiyle bir arada benimsemişlerdir. Lakin sezgicilik, ahlaki önermelerin kendinde açık olduğu iddiasından dolayı, çoğu kimseye gizemli ve şüpheli görünmektedir. Brink, sezgiciliğe kökten karşı olmadığını fakat temelselci (foundationalist) bir epitemolojik yaklaşıma, sahip olduğu problemler dolayısıyla sıcak bakmamakta ve bağdaşımcı bir epistemoloji kabul etmektedir. Brink’in savunduğu bağdaşımcı ahlak epistemolojisine göre, ahlaki inançlar, uygun bir şekilde sahip olduğumuz ya da olabileceğimiz; ahlaki ya da ahlaki olmayan diğer inançlarımızla uyum içinde oldukları sürece doğrulanabilirler. Yani inançlarımız arasındaki uyum, inançlarımız için nesnel bir doğruluk kanıtı sunabilir.
Brink’in nezdinde, realizm, ahlaki olguların doğası ve bu olguların kendi aralarındaki ilişkilerine dair çok az şey söylemekte; fakat eğer bu olgularla alakalı olarak natüralist bir yaklaşım benimsenecekse bunlardan en makulünün realizm olduğunu savunmaktadır. Ahlaki natüralistlere göre, ahlaki olgu ve nitelikler doğaldır. Dolayısıyla olgusal iddialardan ahlaki iddiaları çıkarabilir; ahlaki ilkeleri, doğal terimlerle ifade edebiliriz. Ancak bu durumda, Hume Yasası olarak bilinen olgu ifade ya da önermelerinden değer hükümleri çıkarılamayacağı yönündeki ilkeyi yıkmış oluruz. Yine bunun rağmına ahlaki natüralizm, Brink’e göre, böylesine bir indirgemeci yolla anlaşılmak zorunda değildir. İndirgemeci olmayan ahlaki natüralizm anlayışına göre, ahlaki olgu ya da nitelikler, doğal ya da sosyal bilimsel olgu ve nitelikler tarafından meydana getirilir.
Sonuç olarak, ahlaki realizm görüşünün temel unsurlarından biri de nesnel bir faydacılık anlayışı olan Brink, faydacılığın bir türü olan teleolojik (gayeci-erekci) bir ahlak teorisi savunmaktadır. Bu anlayış, iyiyi insanın refah ve mutluluğu olarak belirlemektedir. Ancak Brink’in yaklaşımı, mutluluk ve refaha, alışıldık faydacı yaklaşımlardan farklı anlamlar yüklediği için, diğerlerinden farklıdır. Geleneksel faydacı teoriler, öznel değer teorileri üzerine bina edilir; fakat nesnel değer teorileri üzerine bina edilen faydacı yaklaşımlar, tam aksine, refah ve mutluluğu öznel olmayan terimlerle açıklar. Öte yandan, nesnel değer teorileri, değer yüklü bir hayatın, belirli özelliklere sahip olmaktan, belirli kapasiteleri geliştirmek ve icra etmekten, başkaları ve dünya ile belirli bağlantılara sahip olmaktan meydana geldiğini, ayrıca, bu şeylerin değerinin, bu şeylerin ürettiği keyiften veya bu şeylerin arzu nesnesi olmalarından bağımsız olduğunu iddia eder.
Nesimcim yazı için teşekkürler. Kitabın tanıtımı bile sistematik olmuş 🙂 yazının bir tanıtım mahiyetinde olmasından ötürü bahse konu teorileri anlaşılır kılma sorumluluğu yok ancak yazarın teorik iddialarını örneklerle açsaydın, konuya nispeten yabancı biz okurlar için daha anlaşılır olurdu. mesela içsel ahlak psikolojisi ve zıttı olan dışsal ahlak psikolojisi somut olarak eylemlerimizi nasıl etkiliyor? ahlaki olgu ya da niteliklerin doğal ya da sosyal bilimsel olgu ve nitelikler tarafından meydana getirilmesi nasıl olur? Refah ve mutluluk öznel olmayan terimlerle nasıl açıklanır?