Nurettin Topçu, Var Olmak, Dergah Yayınları, 2013.
Osmanlı’nın son, Cumhuriyet’in ilk mütefekkirlerinden Nurettin Topçu, Erzurumlu bir ailenin çocuğu olarak 1909 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. 1928 yılında İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra eğitim amacıyla Fransa’ya gitmeye hak kazandı. Fransızcasını geliştirmek amacıyla kayıt yaptırdığı Aix Lisesi’nde eğitim gördüğü sırada, hareket felsefesinin kurucusu Blondel ile tanıştı. Blondel ile aralarında geçen bir dizi mektuplaşmanın neticesinde onun fikirlerinden etkilendi ve daha sonraki görüşlerini büyük ölçüde bu akımın üzerine bina etti.
Strazburg Üniversitesi’nde Felsefe, Ahlak ve Sanat Tarihi alanında eğitimini tamamlayan Topçu, 1934 yılında Conformisme et Révolte (Uysallık ve İsyan) adını verdiği tezi ile Sorbone’a Felsefe doktorası veren ilk Türk olma unvanını elde etti. Eserlerinde ve fikri altyapısında belirgin batılı arka fon, muhtemelen bu eğitiminden miras kaldı. O, Doğu’nun ve Batı’nın değerlerini kendi düşünce dünyasının potasında eriterek evrensel ahlakın izini sürdü. Sokrates ile Yunus’un yollarının kesişme noktasında durdu. Modernizm ile Muhafazakârlık arasındaki mücadelede oklarını her iki tarafa da yöneltti. (Bu yüzdendir ki her iki düşüncenin taraftarlarınca da dışlandı) Maddenin egemen olduğu bir çağda ruhun şövalyeliği görevini üstlendi.
Elimizdeki eser, Topçu’nun düşünce dünyasının temel kavramlarını içeren, farklı dergilerde yayınlanmış, birbiriyle bağlantılı yazılarının bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Eserde; hareket, irade, hürriyet, bilgi, aşk, ümit, ıstırap gibi kavramlar işleniyor. Yazar, kavramları birbiri içine girgin bir tarzda ele alıyor. Tüm bunları insanın var oluşunu anlamlandırmada kullanıyor. Bunun yanı sıra İslam Dünyasının kronik problemleri ve modern çağın hastalıklı ruh haline dair de değerlendirmeler yapıyor. Eşyadan yola çıkıp, toplumdan geçerek ideal sonsuzluğa uzanan ruhun yoluna ışık tutuyor. Bu yolda akıl, insanoğlunu dünyaya sultan yapan cevherdir. Duygu, aklı kımıldatan kuvvettir. Sezgi bekâdan bir ışık, gafletten silkiniştir. Aşk, ümitsiz varlığımızı sonsuzluğa uçuran kanattır. İhtiras, sonsuzluğu kavrayan iktidarın insan varlığında nöbet tutmasıdır. Merhamet ise, ruhun bütünüyle kendini Allah’ın eserine feda ederek Allah’ı kazandırıcı harekettir.
Tadımlık:
Var olmak, düşünmek ve hareket etmek demektir… Varlık sanki hareketle beraber var olmuştur ve ebediyen ondan ayrılmamaya mahkûmdur. (s.17)
Aşk, kâinatın başlangıcında varlığın var olduğu anda gözükmüştü. Varlığı var kılan o idi. Ona kuvvet demiştik. İlk kuvvet cansız varlıkların ve sonra canlıların halkalarından geçip de insana gelince insanda kendini tanıdı, şuur oldu. (s. 43)
Bizde bir kıvılcımın parlayıp sönmesini andıran bu hayat, iki hakikate dayanıyor: Ebedi olmak isteyen bir parıltı ile onu örten bir karanlık. (s.47)
Şehirleri insanlara, sert ve çekici kokularla büyüleyici karanlık bir zindan yapan batı medeniyeti, binlerce esirin emeğiyle dünyanın çocuklarını eğlendirici oyuncaklar hazırlayan büyük bir zulüm cihazıdır. (s. 53)
O yaşamak için var olmak iradesini kullandı, var olunca da başkalarının varlığına musallat oluyor. Başka bir deyişle: Hakkımızdı, varlığı istedik, varlığı elde edince başka varlıkları yok etmek istiyoruz. (s.65)
Temel kavramlar hakkında, kısa ama etkili yazıları muhtevi bu kitap Nurettin Topçu okumalarına giriş için iyi bir tercih olabilir.