Süleymaniye Kürsüsündeki Vaiz ya da Japonya’ya İslam’ı Getiren Kişi


Abdürreşid İbrahim ismini ilk duyduğumda, böylesi bir ummanla karşılaşacağımı doğrusu tahayyül etmemiştim. Ancak Abdürreşid İbrahim, gerek azmi ve tevekkülüyle gerekse yaptığı sayısız faaliyetle her adımda beni kendisine hayran bıraktı.

Mehmet Akif’in gönlüne ve kalemine girip Süleymaniye Kürsüsü’ne vaiz olarak kondurulup insanlığa hitap etmeyi hak edecek kadar fedakar, hamiyetperver, mütevekkil ve sayılabilecek birçok güzel evsafı haiz bir âlim kendisi.

Evet, Süleymaniye Kürsüsü… Akif’in, Haliç’ten Süleymaniye Camii’ne doğru yolculuğunda gördüğü manzaraları ve akabinde caminin dış ve iç mekanlarını şiirsel bir dille tasvirinin ardından sözü devralan “Süleymaniye Kürsüsü’ndeki vaiz”, sözünü ettiğimiz Abdürreşid İbrahim’in ta kendisi.

Akif, Safahat’ın ikinci bölümünde yer alan manzumesini, yakın dostu Abdürreşid İbrahim’in “Alem-i İslam ve Japonya’da İntişar-ı İslamiyet” adlı eserinden mülhemle kaleme almıştır.

Abdürreşid İbrahim, İslam dini ile ilgili bilinen yanlışları düzeltmek için ömrünü dünyanın dört bir yanına seyahatle geçirir. Akif’in kalemiyle,

“Şarkı baştan başa yıllarca dolaştım, gezdim; Hem de oldukça görürdüm, kafa gezdirmezdim. Bu Arapmış, bu Acemmiş, bu Tatarmış demedim; Müslüman unsurunun hepsini gördüm kendim.”

diyen Abdurreşid İbrahim, seyahat ettiği topraklarda yaşadıklarını Alem-i İslam ve Japonya’da İntişar-ı İslamiyet adlı eserinde okuyucuya sunar.

Peki kimdir Abdürreşid İbrahim?

Özbek asıllı bir alim olan Abdürreşid İbrahim, çocukluğundan itibaren Rusya’daki medreselerde eğitim görür. Evlenip çocuk sahibi olmasına rağmen, Medine’ye hicret ederek tahsil hayatına devam eder. Kıraat ve fıkıh gibi alanlarda aldığı derslerin ardından, yaşadığı yere tekrar dönüp medrese kurar. Medresedeki öğrencilerinin de aynı şekilde eğitim alması için onları da Medine’ye götürür. Bu şekilde, öğrenci yetiştirmek uğruna, ailesiyle birlikte birçok sıkıntıya göğüs gerer.

Abdürreşid İbrahim, Rusya’da toplumun bilinçlenmesi için farklı dillerde dergiler çıkarır. Çıkardığı bütün dergiler, yoğun ilgi görmesi nedeniyle, Rus yönetimi tarafından “zararlı neşriyat” kabul edilerek yayından kaldırılır. Yaptığı seyahatlerin bir sebebi de yayın hayatının engellenmesidir.

İnsanlara ulaşabilmek için Çin, Kore, Ukrayna, Almanya, Moğolistan, Rusya, Litvanya, Doğu Türkistan’da faaliyetlerde bulunur.

Birçok ülkeye seyahatler yapmasına rağmen Abdürreşid İbrahim ismi daha çok Japonya ile birlikte anılır.

BUWs5kCCMAANi4_“Sorunuz, şimdi, Japonlar da nasıl millettir?
Onu tasvîre zafer-yâb olamam, hayrettir!
Şu kadar söyliyeyim: dîn-i mübînin orada,
Rûh-i feyyâzı yayılmış, yalınız şekli Buda.
Siz gidin, safvet-i İslâm´ı Japonlarda görün
O küçük boylu, büyük milletin efrâdı bu gün,
Müslümanlık´taki erkânı siyânette ferîd;
Müslüman denmek için eksiği ancak tevhîd”

dediği Japonlar’a İslamiyet’i öğretmek için çok iyi seviyede Japonca öğrenip Japon imparatorluk ailesi ile yakın münasebetler içine girerek, İslam dini hakkında bilinen yanlışları düzeltmek için gayret sarf eder.

“Müslümanlık sanırım parlıyacaktır orada;
Sâde Osmanlıların gayreti lâzım arada.
Misyonerler, gece gündüz yeri devretmedeler,
Ulemâ vahy-i İlâhîyi mi bilmem, bekler?”

dizelerinde işaret edildiği gibi Abdürreşid İbrahim, Japon insanında İslam dinine olan yatkınlığı görür ve dönemin padişahı Abdülhamid’den kendisi gibi bu uğurda çalışabilecek din adamları talep eder. Fakat ilmî anlamda yetkin olsalar dahi, Abdürreşid İbrahim gibi çok yönlü bir alimin Osmanlı topraklarında bulunmadığı gerekçesiyle Abdülhamid bu talebe üzülerek olumsuz yanıt vermek durumunda kalır.

Abdürreşid İbrahim, Tokyo’ya bir cami yaptırmak için Müslümanlar’a bir dernek kurdurur ve Tokyo Camii’nin planını hazırlayarak temelini atar. Cami, 1937 yılında ibadete açılır ve ilk imamı Abdürreşid İbrahim olur.

“Japonya’ya İslam’ı getiren kişi” olarak tanınan Abdürreşid İbrahim, 17 Ağustos 1944 tarihinde Tokyo’da vefat eder ve Müslüman mezarlığına defnedilir.

2 comments

  • Geçtiğimiz yüzyılın bu müstesna şahsiyeti ve hatıratının bu güzel baskısına dikkkat çektiğiniz için teşekkürler. Kitapta çok ilginç hatıralar, anektodlar, tecrübeler mevcut; fikir vermesi bakımından yazıda bunlardan bazılarına yer verilebilir veya işaret edilebilirdi.

    • evet, dogrudur.. ancak benim maksadim, abdurresid ibrahim’den bahsetmekti.. kitabina da o vesileyle degindim.. onemli bir eser olduguna suphe yok.. onun icin belki de ayrica bir yazida kitaptan da ayrintili bir sekilde bahsedilebilir..
      Bircok acidan istifade edilebilecek bi isim abdurresid ibrahim.. Fakat bu arastirmayi yaptigim zamana kadar onunla ilgili hic bir bilgiye sahip degildim.. Kendisinden bahsettigim bircok kisi de benim durumumdaydi.. Abdurresid Ibrahim bilinmek, taninmak maksatli is yapmamis, bu yapida bi insan degil fakat bugune kadar onu tanimayisimizin sebebi yalnizca bu olmasa gerek.. Bu durum da belki de tek basina bi arastirma konusu olabilir..

Submit a comment

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s