Bilseler di yapmazlar dı!


görmek istememek

Bilmeyenler için söylenecek, söylenebilir bir söz. Nitekim sevgili peygamberimiz demişti. Belki de ilk o söylemişti. “bilselerdi yapmazlardı”

Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır diye klasikleşmiş ve klişeleşmiş bir söz vardır bir de. Bilenler, bilmeyenler, öğrenenler ve bir de öğrenmeyenler çıktı şimdi karşımıza. Öğrenmeyenler öğrenmek istememiş ya da öğrenememiş-nasip olmamış- olabilir. Sonuç ise ortada öğrenmek istemeyenler müşrik kalmış ve öyle de haşrolmuş zira. Öğrenmek nasip olmayanların durumu da Allah’a kalmış Ebu talip metaforunda…

Bilmeyenler öğrenecek başka yolu yok. İmkân varken bilmiyorum demek hiçbir zaman mazeret olamaz çünkü. Ki ilk ne demişti Allah “iqra” kâinatı oku; ama dilinle değil kalbinle, ruhunla oku. Sonra dil konuşur zira.

“Bilselerdi yapmazlardı” bu sözü sadece peygamberi bir dil söyler. Hayır bu sözü sadece merhamet dolu bir peygamber söyler. Ben peygamber değilim. Bilselerdi de yaparlardı derim ben ancak. Bilseler di de yaparlar dı!

Toplum olarak, dünya olarak, özellikle ışık hızında küreselleşen bir dünya olarak bilmemeye hiçbir mazeretimiz yok. Hele ki merak denilen insanı bilmeye sürekli iten bir hiss-i fıtrata sahipken. Ama maalesef evren, kainat, Rabb bir taraftan daha aşikar bir taraftan da gölgeleniyor hakikat. Karanlık yapanlar ise bilseler de yapanlar. Maddeyi aşamayan, materyalizmin esiri olmuş, ama bilimde, ilimde, fende en ileride olanlar. Sorsanız onlara medeniyette de en ileridirler. İşte bilip de bildiğinin gereğini yapmayanlar.

Gerçekten bilemeyenlere/öğrenemeyenlere diyecek bir şey yok. Lakin bildiği(miz) halde gereğini yapmayanlar(ımız). Baktığı(mız) halde görmeyenler(imiz). Maalesef ki dünya şu an burada. Heyhat! bakar körlükten öte kötü bir körlük var mıdır daha. “summüm, bükmün, umyün fehüm lâ ya’gılün” . Sağır dilsiz ve körü hakikatiyle açıklayan bir söz varken biz hem bu kutsal sözden bîhaberiz hem de hem de bunların kimler olduğundan. Hiç düşünmez misiniz, hiç akletmez misiniz ayetlerine muhatab olduğumuzu bile görmüyoruz, görmüyor dünya, bilmek istemiyor. Onları bile hala tartışıyoruz dinde aklı küçümsemeye çalışırken daha. O zaman bu halet-i ruhiyeye kendini bile bile hapsetmişken dünya bilselerdi yapmazlardı diyebilecek bir nebi gelecek mi daha!

Bile bile bilmeyenlere taifli bilmeyenlerin selamı olsun. İçinde merhamet olmayan, emniyet kokmayan, muhabbeti arttırmayan bir selam! Ki onlar taşlamıştı hakikati. Ki onlar görmek istememişti bilmeyi. Ki onlar kanatmıştı peygamberi ki bugün bile hala iyileşmedi yaralar. Ki o yaralar kalb-i salih, fıtratı salih, yüreği salihlerin kalbine açıldı. Kim mi açtı yaraları, bilselerdi de yapacak olan taifliler, bakar halde göremeyenler yani mühürlüler; kulakları, ağızları, gözleri, elleri ve dahası kalpleri hakikate mühürlüler ve ezelden bugüne onlara halef olan dünya!

İlknur Yavaşcı

"hayatı kulağında sevdiğin bir müzik çalıyormuş gibi izlemek"te

Submit a comment

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s