Eğer, demiş Kutlu Nebi, siz hiç günah işlemeseniz, Allah sizi helak eder; günah işleyen, ardından da istiğfar eden bir kavim yaratır, onları mağfiret ederdi. Yani hata işlemek üzere buradasın. Adem’in evladısın, o meyvadan yersin elbet. Musa’nın Rabbine inanıyorsun, eline sahip olamaz, taraf tutmak adına cinayet işlersin mesela. Yunus nebidir yoldaşın, şehre kızar, ümidini kesip vazgeçer, gemiye binip kaçarsın.
Sense hata yapmak istemiyorsun. Bağladın kendini bir kazığa. Hatasız yaşayıp, günahsız öleceğim diyorsun. O meyva için ağzın sulanıyor, bir gün o meyvayı yerim diye hiç meyva yemiyorsun. Belki elim ağır kaçar diye ellerini ceplerine sokup dolaşıyorsun. Ya da kapadın dünyaya kendini, şehri terk etmemek adına evinden de çıkmıyorsun.
Yahut bıktın hata yapmaktan. Bin türlü olay geliyor başına, her gün bir başka sebebi var ‘doğru’ olanı yapamayışının. Her gün bir kez daha hata yapmak zorunda kalıyorsun. Ve hataların başka hataları da doğuruyor. içinden çıkamıyorsun. Öyle ki, hatalarını göremez oldun. Usandın hata yapmaktan ve utandın tamir etmekten.
Yılmayacaktın ama. Adem yılmamıştı. Yaptığıyla kendine zulmettiğini fark edince hatasından yüzünü O’na döndü. Musa da yılmadı. Bunu bana yaptıran şeytandır, dedi ve ikinci kez kalkmadı eli taraf tutmak adına. Yunus ise hatasını anladı ve karanlıklar içinden bir nur uzatması için af diledi O’ndan.
Bilmiyor mu sanıyorsun hata yapmadan duramadığını? Seni de, hatayı da, tövbeyi de yaratanın O olduğunu unuttun mu ki, hata yaparak yaşamaktan bunalıyor, tövbe etmekten çekiniyorsun?
Yaptığın hata evet. Ama onlar gibi Hakk’a geri dönmesini bilirsen, hatan kadar insansın.
hatan kadar insansın degil de hata yapma potansiyelinin farkında olup geri dönmeyi bildigin kadar iyi bir insansın desek daha iyi olurdu sanki hocam. çünkü bu ayırıcı bir vasıf olmuyor iblise de hatan kadar şeytansın denilebilir mesela. zaten hata yapmak kemal sıfatı bulunmayan bir mahluk için adi bir olay… önemli olan haddini bilmek kendini bilmek..
Yorumunuz icin tesekkurler. Uzerinde durdugunuz noktayi anliyorum fakat size katilsam insan olmanin cercevesini cok daraltmis olacagim. Bahsettiginiz sey esfel-i safilin ile esref-i mahlukat olma duzlemi. Fakat bu duzlemde olmak icin ‘hata yapabiliyor olmak’ yeterli diye dusunuyorum. Hatayi yapabilmek, insan olmayi gerektirir. Ornegin hayvanlar, bitkiler, gezegenler vs hata yapmazlar. Hatasindan donen icin, sizin tabirinizle haddini bilen yahut kendini bilen icin insandan daha baska birseyler, deger ifade eden birseyler dememiz lazim. Altini cizmek istedigim baglami daha iyi anlamak icin, ‘insan’in bir isim oldugunu unutmamak lazim.
yıllar önceki bi şiirimi hatırlattı bana yasinim
hocam benim itirazım yazınızda insana verilen hata yapabilme salahiyetinin yüceltilmiş olması. hata yapmak insan olmak ile melek olmak arasındaki en belirgin çizgidir. insana hata yapabilme özelligi verilmiştir. ancak kurtuluşa eren insan olmak o meyveyi yememek için gösterdigin gayrette saklıdır. allahın yasak hudutlarından ne kadar uzak durursan o kadar az günaha girersin. meyveyi yedikten sonra af dilemekten başka çaren kalmamıştır zaten. umarım meramımı anlatabilmişimdir..
Meramınızı çok güzel anlatıyorsunuz, sağolun. “hata yapabilme salahiyetinin yüceltilmesi” sözünüz aslında yazımı çok iyi anladığınızı da gösteriyor, bunun için de teşekkür ederim. Fakat aynı noktada halen anlaşamıyoruz. Bu salahiyeti yüceltiyorum çünkü hata yapabilme olanağına sahip olduğu için insan ‘yücelebilir’ ve hatta meleklerden üstün olabilir. Hata yapmaktan korkarak yaşamakla, hata yaptıktan sonra dönmek arasında dağlar kadar fark var. Dediğiniz gibi hatadan dönmek elbette ki daha kıymetli, fakat hata yapmanın bizzat kendisi insana bu yüce noktaya çıkma imkanı tanıyor. Hata yapmadan nasıl tevbe edebileceğiz? İşte bu yüzden hata yapabiliyor olmak, hata yapmamaktan daha kıymetli görünüyor bana. Çünkü tevbe imkanını sunuyor bize. Yazının başında verdiğim hadisi de bu şekilde anlıyorum ben.
yasin ramazanın söylediklerine aynen katılıyorum. ben de bu konuda tam olarak yasin’in durduğu noktadayım.
http://farukcevik.wordpress.com/2007/04/04/gunahim-rahmetindendir/
hata yapabilmek bir zaaftır. zaafın yüceltilmesinin muhal olduğunu düşünüyorum. hata yapmakdan nasıl tevbe edeceğiz? diyorsunuz, ya tevbe edecek zamanınız kalmazsa veya yaptığınızın hata olduğunu anlayacak basiretten mahrum bırakılırsanız o zaman ne olacak. sökonusu hadis hatasız yaşamayı bir takıntı haline getirmememizi öğütlüyor bence. insan hata yapmamayı bir anlamda mükemmel olmayı kendisine gaye edindiği zaman fıtratının dışına çıkmış olur. bize öğütlenen ise mükemmel olmak değil . hata olduğunu anladığımız şeyde ısrarcı olmamak, günahı karşısına kibirlenen iblis gibi olmamaktır. hayat yolunda yürürken üzerimize sıçrayan çamurları farketip bir an önce temizleyebilmektir. insana çamuru farkedecek yetiyle temizleyecek imkan bahşedilmiştir. ben bunun bilgisine sahip olmanın yeterli olduğunu düşünüyorum. siz iyiki çamurun çamur olduğunu farkedip temizleme imkanına sahibim. o zaman rahatça yürüyüp mesafe alabilirim diyorsunuz anladığım kadarıyla.
Teşekkür ederim yazınız ve yorumlarınız için.
eline sağlık yasincim. insanın acziyetini, mükemmel olmadığını hatırlatan her yazı gibi bunu da çok sevdim…