Zamanın kölesi olmak, zamana sahip çıkmak


Hikayeyi baştan alalım: biz insanlar zamandan bağımsız olamıyoruz. Fakat nedir bu bağımsız olamamak? Esiri miyiz bu şartların, kölesi miyiz zamanın? Aşamayız mı zamanın bize taktığı zincirleri, onun emirlerine karşı gelemez  miyiz?

Eğer zamanı, bize rağmen ve bize karşıt bir güç olarak tanımlıyor olsaydım yukarıdaki soruların cevaplarını arardım. Fakat bu sorular temelde bir yanlış zıtlaşmayı esas alıyor ve bu esas üzerinden cevaplar bekliyor.

Zaman, tıpkı insan gibi bir mahluk. Bizden farklı bir varlık düzleminde de olsa bir ‘mahluk’ zaman. Ve en önemlisi de insan’ı köleleştirecek, ona tahakküm edecek bir iradesi yok. Zaman burada, şu kaşlarımın biraz üstünde bir yerlerde yaşıyor. Benim içimdeyken, benden bir parça iken mi bana emir verecek zaman? Ona ses çıkarmayan için evet. Teslim olmak, pes etmek isteyen için zaman, alaaddinin lambasından çıkan cin gibi ortaya çıkıverir.

Zaman, içimizde işliyor da olsa ona sahip değiliz. Geçmişle geleceği, içinde bulunduğumuz anda sürekli birleştiren yapısıyla, bizden ayrı bir işleyişi var zamanın. Ama iradesi yok. Ve iradesini kullanmak istemeyen için, kendini bu sürekli işleyişe kaptıran için, geçmiş ve gelecek birer emre dönüşmüş ve insanın hayatını ele geçirmiştir. İşte insan, kendi efendisini doğurmuştur kendi tembelliğinden, iradesizliğinden.

Zaman, ancak kendini ona köle edenlere geçirir sözünü. Kendine sahip çıkanlaraysa köle olur. Geçmişte yaşıyorsa bir insan, mesela yaptıklarıyla övünmek yada yerinmekle meşgulse sürekli, yahut gelecekte yaşıyorsa, yapacaklarının-olacakların hayalinden başka, olmak istedikleri, yapmak istedikleri ve emellerinden başkası birşeyi yoksa elinde insanın, zaman ne yapsın ona emir vermekten başka? Ama zaman, ‘bugün’de yaşayana, an’ın kıymetini bilene, geçmişin ve geleceğin kavuştuğu an’ı kaçırmayana, yani kısaca zamana sahip çıkana ram olur.

İnsan, yeryüzündeki tayin edilmişliğinin, memur edilmişliğinin bir sorumluluğu olarak zamana sahip çıkmak, ve ‘an’ı hem kendisi hem diğerleri, hem tarih ve hem de alem için diriltmek zorundadır. Geçmişi tamir, geleceği inşa ancak bu ‘an’ın, şu içinde bulunduğumuz saniyenin, tam da bu saniyenin, bu saatin en kıymetli şekilde değerlendirilmesiyle mümkündür.

6 comments

  • haklısın yasinim, biz zamana köle değiliz. işin bu tarafını çok güzel ifade etmişsin. ancak zaman bize köle olur mu, ya da bunu böyle ifade etmek doğru olur mu bilemiyorum. zira biz kabul etsek de etmesek de zamanın hükmü biz insanlara geçiyor. zannediyorum işin sırrı, zamanın hükmü bize geçse de Allah’ın bize onu takmama gibi bir yetenek vermesinde 🙂 zaten bu bahsettiğim nokta da irade oluyor.
    yani demek istediğim o yokmuş gibi davranabiliriz 🙂
    irade hakkında yazmak istiyordum, belki bu bir giriş olur 🙂

  • Yorumunu okuyunca yazının bir noktasını teşrih etmek gerekliliğini anladım. Sanırım ‘birşeye köle olmak’ ile ‘birşeyin kölesi olmak’ arasında bir ayrım yapmam gerekirdi, çünkü bu ikisi bence farklı içeriklere sahip. Zaman kendine köle olana efendilik yapıyor, ama kendini -senin tabirinle- takmayanın kölesi oluyor. Bunun yanında senin yorumunda da katılmadığım bir nokta var, o da zamanın ‘hükmü’nün olup olmadığı meselesi. Bu iki noktayı açıklayacağım ikinci bir yazıya vesile oldun. Sağolasın Hadicim.

  • “dün bir ip geçirmiş boynuma
    yakalamış sımsıkı
    ardımdan sesleniyor
    sen hiç bırakma bizi
    dünü dinle
    unutma sakın
    onu çözmek zorundasın

    yarın ellerimden tutmuş
    koşuyoruz ardarda
    yollar yollar boyunca
    hep bulutlara doğru
    yarını dinle
    unutma sakın
    onu görmek zorundasın

    bugün omuzuma çökmüş
    sevimli ama çok ağır
    tepemden bağırıyor
    en güzel an budur
    bugünü dinle
    unutma sakın
    onu yaşamak zorundasın”

    B.ORTAÇGİL

  • Zamana köle olmamalıyız, doğru. Zamanı, yaşamımızın ana ekseni haline getirmek, bizi ona köle haline getirebilir. Ama zamanın hükmünün olmadığı meselesini nasıl açıklayacaksınız, merak ediyorum, doğrusu. Düşünüyorum, düşünüyorum, bulamıyorum 🙂 Gerçekten bu yazı, (ya da konu) ikinci bir yazı istiyor. Eminim, ufuk açacak bir yazı olacaktır. Elinize sağlık.

Submit a comment

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s