Küçüktüm annem seni anlatmaya başladığında; herkes seni överdi, ismin anılınca eller kalbe giderdi
Ama ben anlamazdım ki neden? Küçüktüm idrak edemiyordum belki, yine de bilmediğim bir sıcaklığın vardı minik bedenimde.
Gülü ilk kokladığımda hissettim kokunu, nereden bilebilirdim terinde bulacağım huzuru…
Gül kokladıkça salavat getirmemi söylemişti bir keresinde annem, ilk koklayışım saydım bundan sonrasını, ilk salavatım saydım ve sonra hissettim; evet ruhumdaki titremeyi algıladım, hissettim efendim…
Bir gün biz ümmetin için yalvardığını öğrendim; diğer peygamberler mahşer gününde kendilerini kurtarmak isterken sen; sen efendim sen…
Sadece: ÜMMETİ! ÜMMETİ! ÜMMETİ!
Bunu duyunca kendime baktım aynada ve insanlığa da baktım aynı zamanda
Bu nasıl bir gönüldü, nasıl bir şefkat, nasıl bir lütuf?
Daha önce ömrümün hiçbir anında kendimi bu kadar değerli hissetmemiştim
Ve o an bağlandım işte sana…
Tutuldum kaldım, kendimden çok utandım çünkü senin bizi sevdiğin kadar sevememiştim seni
Gönül utandı, can utandı, damarımdan akan kan utandı ve aynada gördüğüm fırtınam duruldu sonra…
Ey Yar…
Sen aç yattın çoğu zaman, belki bir hurmaydı seni yaşatan; yok değil: AŞKtı seni diri tutan. Rabbine olan bağlılığındı…
Ruhu besleyen bir sevdaydı, davet ettiğin… Bakıp da görmeyen gözlerin görmesini istiyordu yüreğin. Cahiliyetin baş düşmanı SEN! Bilmeliydiler, Rablerinden gelen nefesi; ve bilmeliydiler şeytanın nefeslerine saklandığını…Bulmalıydılar hayatın özünü, bulmalıydılar gönüllerde çırpınan kuşu. Tatmalıydılar şefkati, huzuru ve samimiyetle teslim olmanın hazzını… Kendi yaptıkları SOMUTLARA ve kafalarında kurdukları yanıltıcı SOYUTLARA bir tokat atmalıydılar.
Farkedilmesi gereken bir gerçekti ALLAH!!!
Ey Fedakar Kul…
Kuran’ı taşıdın bize, ‘NEDEN?’ lerimiz, ‘NİÇİN?’ lerimiz son bulsun diye. Batıllar yerin dibine girsin diye.Bizi YARADAN’ ı tanıyalım diye, insanın HAK ‘ ta ve yerdeki değerini bilelim diye.Gecelerde gündüzü yaşayalım diye, ölümün karasını silip beyazında buluşalım diye..
‘Oku! Oku! Yaratan Rabbinin adıyla oku!’ ve sonra muhteşem eser, eserlerin en kıymetlisi, kutsalların en kutsalı, doğruların doğrusu KURAN-I KERİM…
Ey Canan…
Seni bildik; senin bildiğini bildiğimiz gibi bildik… Seni sevdik, gönlümüzü eline verircesine sevdik… Seni saydık, Allah’ ı bir saydığımız gibi inandık…Ama seni haketmedik, bunun için çabalamadık, bilerek yanlışa yürüdük, çoğu zaman senden kaçtık farkında olmadan; rüyamızda görmek istedik ama bunun için dua edemedik, olaki görseydik seni günahlarla karşılayacaktık,korktuk…
Gelip de o mis kokunu bizden alırsın diye, güller senin kokun olmadan açmazdı; güllerin solmasından korktuk Efendim…
Feyza eline sağlık, daha da güzel olabilir zamanla, ama şurdan çık, peygamberi direk anlatma, rahatlat dilini, öyle sevki samimiyetten çatlasın kelimeler… zorlamadan, bir gül de biz peygamber anlayalım, bir de biz Allah anlayalım, ama zorlamadan dilimizi…