Laikleştirebildiklerimizden misiniz?


-cemaatler ve siyaset soruşturmaları-

Laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması demek, en revaçtaki tanım böyle. Din ve devlet kurumlarını temsil eden  de insanlar olunca, söz konusu ayrımın da insan üzerinden konuşulması gerek.

Yakın zamanlarda cemaat liderlerinin siyasi konularda açık açık fikir beyan ettiklerini görür olduk. Demokrasi açısından bu tür fikir beyanlarının güzel olduğunu söyleyebilirsek de, cemaatlerin sosyolojik ve ideolojik yapılanmaları açısından kritik ve belki de aykırı söylemler olduğunu da teslim etmeliyiz.

Cemaat liderleri, siyasi konulardaki söylemleriyle kendilerine tabi kitlelere yön gösterirken, onları dikkate alan ya da almayanlara da mesaj veriyorlar.

Üstelik bunu alenen yapıyorlar, çekinmiyorlar.

Bu tür açıklamalara karşı, dindar camianın tepkileri de farklı farklı.

Cemaat mensupları, kendi liderleri konuştuğunda “vardır bir hikmeti” deyip tevil etmeye çalışıyorlar. Çok az bir kısmı, “olur mu ya öyle şey” diyor, cemaat içindeki istikballerini tehlikeye atarak.

Cemaat mensupları, başka bir cemaat lideri konuştuğunda ise çok daha cömertçe esip gürleyebiliyor.

Cemaat dışı-dindar camianın da bu tür çıkışlara bakışları çeşit çeşit.

Bir kısmı siyasi gerçeklik açısından bakıyorlar. Siyasi düzlemde, hadi diyelim “reel politikte” bu tür bir çıkışın neye karşılık geldiğini sorguluyorlar.

Kimi dindarlar da, cemaat liderlerinin bu tür çıkışlarının, din’le ne kadar uyumlu olduğunu sorguluyorlar.

Yani memlekette demokrasi var. Evet, var. Ama cemaatler hariç.

Sanki cemaatlere gizli bir yasak var. Siyasete alenen girmeleri, destek vermeleri, tevile yeltenen kendi talipleri hariç kimseden hoş yankı bulmuyor.

Hal böyle olunca dinsizlik anlamında değilse bile pratik anlamda bir laiklik zaten var demektir.

One comment

  • Konu çok boyutlu olsa da; haklı eleştiriler, cumhuriyet Türkiyesi’nde bidayetten beri, pekçok tarikat ve cemaat’in kendilerince haklı ve faidileri hâvi tercihlerinin, destekledikleri bu parti ve siyasi hareketlerin politikaları ile yapıp-ettiklerine bakılınca “ümmet” bakımından hiç de hayırlı sonuçlar doğurmamış olmasından kaynaklanıyor. Bunun da “basiretsizlik” ve ” ümmet ve millet bilincinin cemaatin ve mensuplarının küçük menfaatlerine feda edilmesi” dışında açıklamasını göremiyorum ben malesef. İşbu satırlar yazılırken sağdaki sütunda kapağı arz-ı endam eden “Şeyhefendinin Rüyasındaki Türkiye” isimli eser bu konudaki tartışmalar için güzel bir mihver olabilir.

Submit a comment

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s