“Kuran’ı düşünmek ayıp, günahtır. Ya yanlış anlarsak, cehennemin hangi katına düşsek çıkamayız.”
*
Kuran’ı okumadan önce filan tefsir külliyatını, filan hadis klasiklerini, filan fıkıh usulünu okumak gerekir. Hatta ilk tefsirler bittikten sonra, çağdaş tefsirleri de okumalıdır. Çünkü onlar çağı daha iyi anlatır ve Kuran’la çağ arasında bağ kurarlar. Son olarak müsteşriklerin Kuran hakkındaki çalışmalarını da okursanız, Kuran’ı anlamanızın önünde bir engel kalmaaaaaaz…
Oh be… Nihayet…
*
Müslümanlar / İslamcılar; esip gürlüyor, cihadın her türlüsünü yapıyorlar. Ama içinde ayet ve hadis olan metinleri görünce, (burun kıvırıp), roman okumayı tercih ediyorlar. (“bildiğimiz şeyler” zaten tepkisi kadar, “ya sırası mı şimdi, dinci dinci yazmışlardır” demek de yanlış)
*
Ama dinciler de nakarat gibi yazmasınlar artık, biraz daha seviye katsınlar ayet ve hadis koydukları metinlere…
Ayıp artık…
Aldıkları telif ücretine yazık…
*
Bütün kitaplardan, bir kitaba sıra gelse, vallahi sıkıntı yok.
*
“Kuran, kesinlikle yolda, otobüste, metroda, parkta, banka fatura kuyruklarında okunmaz!”
Ayet mi bu, hadis miydi? Tam çıkartamadım.
*
Yoksa biz de kendilerine kitap verilenlerden mi olduk?
Tamam rahatsızlık duyduğun noktada haklısın sonuna kadar ama abartıyorsun biraz. Birinin diğerine mani olmadığını elbetteki biliyoruz; tıpkı onlarsız Tek Kitab’a yöneldiğimizde eksik kalındığını/kaldığımızı bildiğimiz gibi. Sadece Kuran’a yönelip onunla yetinmek gibi bir niyet yok ise neden hem Kitâb okunup hem de diğer kitaplar okunamasın(?)