Sükûta Niyet


Sessizliğin, sessiz kalmanın en güzel ifadesi belki de sükût. Sadece sessizlik, sadece sessiz olmak/kalmak da değil. Sadece hareket etmemek, durup düşünmek de değil. Belki insanın içini, kendini dinlemesi sükût. Belki hayatı, evreni, kâinatı dinlemesi…

Bu yüzdendir ki sükûta âşık olmamak na-mümkün.

Sükut… zamanı kendinde durduran durak… küçücük bir gönle sığan alem… bahar çiçeklerinin içte açması… karın yüreğe yağması… sayısız kelimelerle söyleyeceğin sözcüklerin tek bir gülümsemeye sığması… sakin olan bir ruhun dinginliği… hayata tepki değil… hayatın kendisi sükut.

Kızıp sinirlendiğinde abdest almak belki… tam kıracakken bir kalbi hayatın ebedisizliğini hatırlamak… boş lakırdılar dolaşırken etrafta torba olmayıp büzülemeyen ağızlara bir ortak da sen olmamak… çevren seni dışlarken hayattan, ayıplarken insanlar seni sevginden dolayı dayanabilmek belki… gözlerinden alevler çıkarken bir yanardağ volkanı gibi dışarı püskürtmek değil nefretini kendi içine akıtmak bir yılanın zehri gibi belki… Sükût.

Gönül gözüyle bakılan koskocaman gökyüzünün aslı… rüzgarda sallanan pembe-beyaz bahar çiçeklerindeki hafiflik… son sürat hızla giden arabaların gürültülü sessizliği… hayatı kulağında sevdiğin bir müzik varmış gibi izlemek… kalbinden geçenleri söylemeye çabalarken utançla yüzün kızarması… derken her şeyin kendini kendi söylemesi… ve ardından gelen yüzünü yalayarak esen ılık bir rüzgar… Sükût.

Bir ucu sevende bir ucu sevilende olan sevginin gizli aşikarlığı… bir sözde bir niyazda olan anlamların bir gözden bir diğerine akması… bedenin hapsinde kalanların kalpler aleminin aşkınlığıyla esaretten kurtulması… bakan ve bakılan gözlerde gözlerin değil; kıpırdayan dudaklarda sözlerin değil ilahi bir sevginin görülmesi/bilinmesi… uzanmış iki çift gözün birbirlerini değil birbirlerinin içinde alemi izlemeleri… sınırların hüküm sürdüğü hayatta sınırsızlığı/sonsuzluğu temaşa edebilmek… zamanın içinde olan her şeye zaman dışından bakabilmek… hayatı hakkıyla yaşayabilmek sükut.

Sımsıcak parlak güneşin düşünceli gözlerden ruha akması… dingin serin suyun aheste aheste yatağına doğru gitmesi… ağır adımlarla çıkılan merdivenlerin tecrübeli olgunluğu… anı bakışlarda durduran/donduran sonsuzluk… sevinç çığlıklarının içinden atılması… hıçkırıklarının sadece sen tarafından duyulması… Sükût.

Cezalandırmak istediğinde hayatı ettiğin niyet… ket vurup geriye düşündüğünde yaşanmışlıklarını elinde kalan… Sükût. Hayata karşı takındığın her türlü tavrın… Sükût. Kısaca, basitçe, en sonunda; hayatı hakkıyla yaşayabilmek ve kulağında sevdiğin müzik çalıyormuş gibi izlemek… Sükût. Aslında düşününce her durumun sebebi de müsebbebi de neticesi de aslen sükût.

Sukuta niyetle başlamak her şeye… Sükûtla devam etmek sonra ve sükûtla sonlandırmak her şeyi en sonunda başta ettiğin sükûtunun niyetiyle… ne güzel!

3 comments

  • sükût meryem’ce bir itirazdır beni israil’in kirlenmişliğine. sükût, sözün maddeye dokunmadan inişidir gönüllere. sükut, masumiyettir meryem kadar.

    belkiler olmasaydı belki daha da güzel olurdu bu yazı. kimbilir…

  • sukut; zekeriyya (ra) gibi konuşamamak (duasının kabülüne işaret olarak) belki,o zaman sukut;duaların kabulü belkide..
    ama benim gönlüme yatan en güzel tarif şu;en yüceden,en sevgiliden,müjdeyi alınca yada en yüceye en sevgiliye mahcubiyetten elin ayağın tutulması yanında dilinde tutulması…..üç gün işaret…yada Yahya..bunları çağrıştırdın hoca hanım bizlere…kalemine sağlık.

Submit a comment

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s