Her delinin sürekli tekrarladığı bir söz, bir hareket vardır bilir misiniz?
Ben bilirim, çok deli gördüm çünkü; Benim çocukluğumda her semtin bir delisi vardı, herkesin bildiği tanıdığı..
Ve hepsinin ön adı aynı: “deli”, deli emine, deli âmet, deli hüseyin..
Böylesi bir akrabalık var aralarında; son addan değil, ilk addan kurulan.
Sanki her gece aynı evde toplanıp her sabah şehrin farklı semtlerine dağılan aile bireyleri gibiler.
***
Deli Âmet, bizim mahallenin delisi, denilirdi ki bi kıza aşık olmuş; kızın babası vermeyince de aklını zây etmiş..
En güzel delilik hikayesi böylesi zaten; aşktan kendini yollara salıvermeler..
Kimse babası dövdüğü için delirene, tacize uğrayıp evden kaçıp aklını yitirene aynı acımayla karışık imrenme hissini duymaz mesela. Orada daha saf, daha gür bir “acıma” hakim olur. Kimse uğruna delirilen kızın yerine koyduğu gibi o babanın ya da pis tacizcinin yerine koyamaz kendini çünkü.
***
Her delinin dilinde sürekli tekrarladığı sözler ya da hep aynı ritimle yaptığı hareketlerin altında yatan “tekrar ve ritim” duygusunun kâlü belâ’da bize duyurulan cennet sesinin tekrarı olması, zirgule makamında uykuların tatlılaşması mesela, romantik birer algı sapması olsa da müzik ve ritim duygusunun insanı “akîl” ile “deli” arasında bir yerde tuttuğu aşikar.
***
Ne diyordu Suskunlar’da bir makam olan “çârgâh” için mesela:
“Hazreti peygamber Kur’an’ı bu makamla okumuş derler. O yüzden çârgâh bir oyun havası çalan ya da bu makamda dünyevi bir beste bağlayan kişi çarpılırmış güya.”
***
Hepimizin içinde bir müzik dönüp duruyor illa ki,
Kimisi vahdet diyor, kimisi kesret..
Hepimizin içindeki en derin ve gürbüz sesin çağırdığı yerin “deli”likten çok da uzak olmadığı pek çoğumuz için sır değil. Bunu biliyoruz.
***
Delilere selam olsun,
– Ve aleykum selam.
🙂 yüzlere tebessüm bahşeden bir yazı. eğer ukalaca bir kendinibeğenmişlik olmayacaksa; ve aleyküm selam. ve nokta: usludan yeğdir delimiz. eyvallah. 🙂
bizi zıtların arasında tutan bir şey var evet. her ne ise o, taa fıtratımızdan gelen bir şey. başlangıçta da o vardı, sonda da o olacak. o yüzden deliler de her zaman deli değildir aslında. çok akıllı oldukları zamanlar da vardır. tıpkı akıllıların bazen deli oldukları gibi… ki bunda kötü bir şey yoktur. elinize sağlık…
üstadım bilirsiniz ki eskiler gözükara yiğitlere de deli önadını takarmış. acaba gözünü karartıp dünyaya rest çekmenin adı mıdır nedir delilik..
bu olsa olsa deliliğin bir vechi olabilir ömerim. çoğu kez bu “delikanlı”lar türküde söylenen akıbete uğrarlar:
sevdan aldi aklumi sadece canum kaldi
oy dertlerum sadece canum kaldi
delikanli adumden geriya deli kaldi
oy dertlerum geriya deli kaldi
ne güzel söylemiş değil mi 🙂
helal olsun kim söylediyse. 🙂
özellikle delilik ile müzik ve ritim duygusu arasında oluşturulan bağı beğendim. gayet güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık..
Kimisi vahdet diyor, kimisi kesret..Aslında en akıllılardır deli olarak eddedilenler,herkes onların kahrını çeker o ise sadece güler….