Hayatta Tevhid


Yaşamak bir süreç olmasıyla bir yol olduğunu ortaya koymaktadır. Bu yol dosdoğru olduğu gibi Sisifos’un yolu gibi inişli çıkışlı da olabilmektedir. Hayatta tevhid; sağa sola yalpalamadan bütünlüklü bir ruh haliyle, düşmeden (en azından bu sayıca minimuma indirgenir) bir yaşam sürmektir.

Buna neden ihtiyaç vardır? Bunu ihtiyaç kılan nedir? Bu ve benzeri sorulara benim vereceğim cevap kişinin kaybolmasının vereceği tehlikedir. İmtihan içerisinde zorlanmakta olan bireyin bir bütünlük taşımadığı zaman salınımının kişiye ne denli zarar vereceği bizce malumdur. Bireyin bir durum karşısında meleke haline getirdiği, belirli tepkilerin oluşması kişide büyük kolaylık olarak kendini göstermektedir. Veya bu melekenin eksikliğinin bireyde oluşturduğu yıkım kişi için ne büyük felaketlere neden olduğu bizce bilinmektedir.  Biraz önceki konumuna dönülmesi bizce mümkün değildir. Hani kelebek etkisi dedikleri durum buna delil gösterilebilir. Bu bütünlüğe sahip olmayan İbrahim yoktur, düşünülemez elbette; değilse o müthiş imtihanı nasıl kazanabilirdi “iman şövalyesi”? ve böylece kelebek etkisi tekrarlanır ve O yani İbrahim hepimizin atası olur. Allah’a basitçe inanışı, Allah’a güveni imtihanını kolaylaştırmıştır.

İsmet Özel’in bahsettiği gibi “her yol kişiye yürünebilir geliyorsa o kişi kaybolmuştur.” Kendisine bir yol belirleyen ve o yolu samimiyetle yürüyen kişi bir bütünlük bir tevhid içindedir. Yürüyeceği yolu başkaları tarafından öğrenmiş olabilir kişi, ya da kendisi keşfetmiş olabilir ya da o yolu kendisi oluşturmuş olabilir.  Böyle bir kişi o yolu iyi bilmenin vermiş olduğu rahatlıkla o yolu rahat ve huzurlu bir şekilde yaşayabilmektedir. Bildiğimiz gibi “en kestirme yol bildiğimiz yoldur çoğu zaman.” Tekrarın verdiği güvenlik hissi ise hiç azımsanmayacak bir durumdur.

O yolu doğru kılan nedir? Bence onun kabulüdür.  Diğer yollarda yoldur evet ve bu diğer yollara da doğru olma hakkı verir.  Ancak kişinin kabulü ve kişinin o yola alışkanlığı veya kendini o yol içinde bulması o yolu daha az tehlikeli  ve  güvenilir kılmaktadır.

Bir kararla başlayan, bir süreç ifade eden yol kendisini kendisinin sebebi kılmaktadır. Kendinden hareket eden kişi yine kendine varmaktadır. Düşünce dünyamız örnekleri ile doludur. Yolunu bilen kendini bilmektedir. “Kendini bilen Rabbini bilmektedir. ” Bir yolu olana Aşk olsun…

4 comments

  • açıkçası insanın birşeylere inanıyor oluşu ve buna göre kendisine bir yol seçmesi güzel birşey ancak yine de kişinin yolunu doğru kılan şeyin kendi kabulü olduğu düşüncesine katılamıyorum. bu yol mevzusunda tevhid elbette önemlidir, özellikle inanç yolu söz konusu ise.. ancak İbrahim (a.s) örneğine baktığımızda yolunun hiç de tehlikesiz ve güvenilir bir yol olmadığına şahit oluyoruz; basitçe bir inanışa sahip değildi aksine birçok tecrübe, kaygı ve imtihandan geçtikten sonra o basit inanca sahip olabildi. aksi takdirde peygamber olduktan sonra bile ahireti sorguladığı, mutmain olmak için gözleriyle birşeylere şahit olmak istediği gerçeğini gözardı etmiş oluruz. bütün bu şeylerden önce güveninin ve inancının olmadığını söylemiyorum ama bence o inancında bazen sarsıntılar oluyordu ve bu Allah’a dair duyduğu güvensizlikten dolayı değil de aklının doğası gereği kalbinde doğurduğu sorulardan dolayıydı. Kierkegaard’ı okumuş olan biri olarak senin bu yazıyı biraz daha açman gerektiğini düşünüyorum:) eline sağlık:)

  • benim bu yazıda bahsettiğim tam anlamıyla bir idealdir. durduğumuz yerden, yaşadığımız karmaşada ne basiti, ne de Hz. İbrahimin imtihanını anlayabilriz. Kur’an ve bizler peygamberlerin de birer insan olmasına ne kadar vurgu yapsak da ortada anlayamayacağımız bir durum var. kendi basit imtihanlarımızda bu kadar kaygıyla hareket eden bizler, elbette kendimizi ve kaosumuzu daha çok gözönüne alıp, durumun basitliğini anlamayacak kadar kendimize ve oluşturduğumuz cehenneme boğulurken bu söylediklerimiz elbette ki zordur. ama yapılmaması için hiç de bir neden yok. birilerinin (Hz. İbrahim, Hz. Muhammed, Hz. Eyüp…) yapıyor olması aynı türün bir parçası olan bizler için de bunun mümkün olduğunu gösteriyor. evet onlar da insandır, bize benzerler, böyle olduğu için bize örnekler. ama görüyoruz işte, fark var. onlar kendi zindanlarından kurtuldular, bizler çırpınmayla uğraşıyoruz. onlar kurtuluyor bizler boğuluyoruz…

    ferhat, yeterince açık olmadı biliyorum, keşke kelimelerimden kaynaklanan bir eksiklik olsa bu. eksiklik ben de. konu çok basit, o yüzden anlatamıyorum:-)

  • hayır yorumunu anladım ama bana kalırsa hala kapalı kısımlar var, eh o kadar da kafa karışıklığı olsun. imandan söz ediyoruz ne de olsa 🙂

  • ilk okulda iken öğretmenim söylemişti meşhur bir örnektir
    bilirsin “dört bir tarafımız ormanla çevrili ve kaybolmuş vaziyette isek
    yapılacak şey sebatla aynı yöne yürümektir. eğer bunu yaparsak
    kurtuluruz. velev ki çıkışa en uzak yolu da seçsek. fakat sürkli yön
    değiştirirsek kurtulamayız. velev ki çıkışa sadece metreler kalmış olsa.”
    ama bilemiyorum batıl görüşte sebat, iman kazandırır mı? varlık ormanın
    ortasından çıkmak için herhangi bir yolda sebat kafi mi?

Submit a comment

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s