Musa ile biz bütün teorileri gerçekleştirebilirdik oysa
Mısır’dan çıkamadı çölde kaldı İsrail
Ben ve rabbim gidip savaşsaymışız zamanında
Gökten kurban inecekmiş yerde kalacakmış İsmail.
Bana bir iblis bulaştı yere döküldü kan revan
Kırılan camlardan biriydi bu ne de çok battı
Sabır imtihanında geride kaldı peygamber
Bir anlık öfkeyle yumruğu fazla kaçtı.
Asanı yere vur ey! İkiye yarılsın deniz
Ortadan yol olsun geçelim ki heyhat
Sen tur dağına çık ben burada İsrail
Gel sen bana kız levhayı elinden at.
Yapış yapış yakama ey anamın oğlu
Beni sars beni yık beni suçla her daim.
Samirî de benim şu altın buzağı da
Hatta şu buzağının süt emdiği öküz.
kıssadan hisse:
hızır olmadan, musa hep yolda kalıyor.
kalp olmadan aklın yolda kalması gibi…
israil kelimesi bende üç duygu uyandırır
birincisi nefret, bugün filistinlilere yaptıkları zulümlerden dolayı
ikincisi şaşkınlık, hitlerin soykırımına uğramış ve zamanında zulüm görmüş insanların bugün zulüm yapmayı kendilerine hak olarak görmesi
üçüncüsü ümit, Allah bu kavmi bile defalarca affettiyese bizim içinde tünelin sonunda bir ışık var demektir
Şiir lezzetli olmuş…
Devamını mutlaka bekliyoruz…
Ali Haydar Efendinin, üçüncü duygusu en hoş olanıydı:)
değil mi?
son zamanlarda okudugum tek ‘siir’.