Hiç Bitmeyen Hikaye (3)


Yazinin ilk kismi icin tiklayin.

Yazar: Ali Osman Sarı

Saatler altı buçuğu gösteriyordu. Hava yine kapalıydı. Dağla denizin arasına sıkışmış bu coğrafyada zaman mefhumu da sıkışmıştı adeta bir günün diğerinden pek bir farkı yoktu. Ama zaman akıyordu işte. Sabahları uyuyamıyordu delikanlı. Salona geçti ve uzun süredir yaptığı gibi number one ı açtı. Lady gaga yine yırtarcasına I want to bad romence diyordu. Bu şarkıda bağımlılık yapıyor dedi içinden delikanlı. Hüzünlü yeşil gözlerine yakışıyordu Lady gaganın şarkı söylemek. Ayrıca pervasızdı. Cüretkârlığı tavan yapmıştı. Bu kadarı da olmaz dedi delikanlı bu kadının hiçbir şeyden korkusu yok diye düşündü.”Korku” nedir korkularımız, neden bu kadar korkarız ve korkumuz ölçüsünde bir uçtan öbür uca niye savruluruz diye düşünürken kendi korkuları geldi aklına. Evet, korkuları onu bir uçtan öbür uca savursa da korkularından vazgeçemezdi. Zira onu fiştekleyen yapmayı hayal ederken bir anda öznesi olduğu hayallerin içine çeken korkuydu, korkusuydu.

Kaçmak her zaman bir çıkış yoluydu delikanlı için ama sorunları çözmüyordu. Yıllarca ebeveynlerini korkuları yüzünden eleştirmişti. Çözüm olarak da korkusuzluğu vaat ediyordu

çevresindekilere. Ama farkındaydı yıpranmıştı, gerilmişti ve kabul etmeliydi bir süper kahraman olmadığını insanlardan bir insan olduğunu. Heyhat! Yaradana sığınmak gerektiğini biliyordu. Fakat o yollar samimiyet kaybına uğramıştı gönlünde. Sürekli deniyordu delikanlı

Her seferinde de Guguk Kuşu filminde ki jack nicholson gibi: “en azından denedim siz onu bile yapmıyorsununuz diyor ve iddiasının sürdürmek isteyen kumarbaz gibi yeni oyunların peşinde kumar oynuyordu. Fark etmekle farkında olmak ayrı şeylerdi. Delikanlı fark ediyordu orda sorun yoktu fakat farkın farkında olduğunu zannetmesi ve aslında farkında olmaması en büyük handikabıydı. Güreşe doymayan pehlivanlar gibi er meydanında yüzleşmişti korkularıyla her seferinde. Korkularının sırtını yere getirmişti ama belli bir süreden sonra sıkılmaya başladı. Kendisiyle güreşen pehlivan yeni rakipler arar.”Fark etmek!” aslında rakip kalmadığını ya da dövüşmenin inanılmaz hafifliğinden vazgeçmenin bu kadar zor olabileceğini. Delikanlı sonu gelmeyecek bir savaşın aynı ölçüde sonu gelecek bir ömrün eline verdikleriyle bu savaşa devam etmenin anlamsızlığını idrak etmeye başlamıştı. Korkularını seviyordu. mp 3 ü kulağına taktı evanescence den my immortal çalıyordu. Aldı götürdü delikanlıyı kız güzel söylüyordu. İçtendi, samimiydi, duyguluydu. Yani sizin anlayacağınız aranılan her şey mevcuttu. Aramayı bilenlere…

Yazinin ikinci kismi icin tiklayin.

One comment

Submit a comment

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s