Hiç Bitmeyen Hikaye (1)


Eskiler anlatırlar; Evvel zaman içinde bir çocuk varmış. Bu çocuğun yüreği sevgi doluymuş. O kadar ki bütün insanlığa yetecek kadar. Bu çocuk çok zekiymiş. Ama zekâsını asla bencil duygularını tatmin etmek için kullanmazmış. Çok kibar ve anlayışlı imiş. En büyük korkusu yanlış anlaşılmak ve insanların kalplerini kırmakmış. Bugünün dünyasında insanların kaybettiği “biz duygusuna sahipmiş. Bu yüzden çevresinde ki insanlar onu kullanmaya kalkmışlar. O da bu durumu anlamak istememiş. Hep onları düzeltebilirim, onlara sevgimden sevgi verebilirim diye düşünmüş. Ama yanıldığını anlaması ne yazık ki çok uzun sürecekmiş. Çünkü akıl almaz bir inatla direniyormuş. İnsanlara bu dünyada sadece kötülük olmadığını ve hepimizin saf bir temizlik ve kardeşlik bağıyla bağlı olduğumuzu her fırsatta ispat etmek istiyormuş. Fakat nafile hep kaybeden kendisi olmuş. Ve sonunda o iyi yürekli çocuk bir delikanlı ve yetişkin olunca yüreğinin götürdüğü yerlere gitmekten vazgeçmiş. Aklını kendine rehber edinmiş. Hem de inanılmaz bir bencillikle. Onu bu hale getirenler hiçbir zaman kendilerinin suçlu olduğunu kabul etmemişler. Yüreği sevgi dolu çocuğun içinde hiç sevgi kalmamış. Kimselere güvenemez olmuş. İnançları sarsılmış. Kötülük ruhunu kaplamış. O da sarsılmaz denen iradesi dalından bir bir kopan gül yaprakları gibi rüzgâra teslim olmuş. Bazı geceler vicdanıyla baş başa kaldığında derin acılar çekermiş. Çünkü hala vicdanının sesi ona yanlış yaptığını söylüyormuş. Fakat o yetişkin delikanlı o sese artık kulak vermiyormuş. O sesi duymamak için elinden gelen her şeyi yapıyormuş. Ömründen ömür yese de umurunda değilmiş. Çünkü artık hiç kimseden bir şey beklemiyormuş. Yolunu kaybetmiş sizin anlayacağınız.

Delikanlının yaptığı bir hata varmış. O da insanlara karşı yaptığı iyiliğin karşılığını beklemekmiş. Karşılık dediysek yanlış anlamayın, maddi bir karşılık değil, onun beklediği sadece samimiyet ve iyi niyetten başak bir şey değilmiş. Fark edemediği ise bu değerlerin artık insanlar için bir şey ifade etmediği ve herkesin kendisinden başka hiç kimseyi düşünmediği bir dünyada yaşıyor olmasıymış. O sahip olduğu karakterin değerlerini yaşamaya çalışırken çevresindekiler onun arkasından gülüyormuş. Bunları hazmedemeyen delikanlı içine kapanmış kimseyle konuşmaz olmuş. İçinden çıkamayacağı derin kuyulara girmiş.

O sevecen, yumuşak huylu diğergam delikanlı gitmiş yerine bir canavar gelmiş. Kimseye tahammülü olmayan, kimseye acımayan, en küçük davranışın altında bile art niyet arayan bir kimliğe bürünmüş.

Çözüm yolu olarak o diyardan gitmeyi ve unutulmayı tercih etmiş delikanlı. Annesinin ona söylediği bir söz onun için umut kaynağı olmuş. Annesi hep dermiş ki:”oğlum bu dünyada hep yalnız kalacaksın ama en az senin kadar kaliteli insanlarla karşılaşacaksın. Sen onları bulamasan bile onlar seni bulacak dermiş. Bu söylenileni hatırlayan delikanlı daha seçici olmaya başlamış insanlara karşı ama bir uçtan bir uca savruluşları devam ediyormuş hala

Dalgalı ruh dünyasında sığınacak bir liman arıyormuş.

Birinci bölümün sonu

3 comments

Submit a comment

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s