Akıl Tutulması


Max Horkheimer, eleştirel aklın felsefesini yapan Frankfurt Enstitüsü’nün en önemli isimlerinden biridir. 20. yüzyıl felsefe tarihinde payı büyük olan bir enstitüdür. Akıl Tutulması kitabı ise, bu düşünce ekolünün en bilindik kitaplarından. Her ne kadar “zorluğuyla ünlü Frankfurt okulu kuramcılarının en açık ve en kolay metinlerinden” olduğu söylense de kitap, gerçekten sıkı bir metin. Üzerinde kafa yorulmadıkça anlaşılmayacak cinsten. Tabiri caizse masa başında okunması gerekir. Bir yandan pozitivizme, diğer yandan pragmatizme oldukça ciddi eleştiriler getiren Akıl Tutulması adlı kitap felsefe tarihinin anlaşılmasına da yardımcı oluyor. Kafa yormayı sevenler için birebir…

Tadımlık:

“Pragmatizm, başından beri, doğruluğun mantığının yerine olasılığın mantığının geçirilmesinden yana olmuştur.” S.83

“Eğer her kavram –yani düşünülebilecek olan her şey- esas olarak deneye bağımlıysa, deneyi ‘düşünülebilir olma’ ölçütüne nasıl tabi tutabiliriz?” s.87

“Batı uygarlığının tarihi, egonun gelişmesinin tarihi olarak da yazılabilir.” S.129

“Tin ile doğa arasındaki ilişki sorununda asıl güçlük, bu ikisi arasındaki kutupsallığın mutlaklaştırılmasının da birini ötekine indirgemek kadar yanlış olmasıdır.” S.175

∗ Hadi Ensar Ceylan

One comment

  • evet kitap gerçekten sağlam ve sıkı bir şey. birçok cümlede “yahu bir dakika! bu ne dedi şimdi tam olarak” dedim ve bir daha okumak durumunda kaldım. adamın zehir gibi kafası var. değerlendirmeleri dolu dolu. ama içerik itibarıyla çok şey kazandığım bir kitap olmadı. yaklaşım tarzı biraz farklıydı o kadar (özel akıl-nesnel akıl ayırımı).

    neredeyse bütün bir düşünce tarihini bu bağlamda elekten geçirmesi de kitap için çok olumlu bir taraf. sistemli olan her kitap haz veriyor.

    öznel akıl ve onun tezahürlerine dair yaptığı eleştiriler mükemmeldi. öznelleşme/biçimselleşme/şeyleş(tir)me/pragmatizm gibi kavramları bir arada okumamıza yardımcı oluyor. bu bağlamda yaptığı modern zaman eleştirileri de harikaydı. birçok hastalığı teşhis etmiş bence. en önemlisi kaynağını tespit etmiş olması: “ben”. ben’in ben olarak varlığının en yücelere çıkarılması ve bunun dışındaki her şeyin araçsallaştırılması mevzuu harikaydı.

    öznel ve nesnel akıl dengesine dair söyledikleri de güzeldi; ama bu kitap özelinde söyledikleri lafta kalıyor. zira eleştirel aklın nasıl tezahür edeceği hakkında ayrıntılı tahlilleri yok. bu meselenin örnekler üzerinden uzun uzadıya işlenmesi gerekirdi. hoş bunu başka kitaplarında yapıyorlarmış galiba adorno ile birlikte. o kitabı da okumak lazım.

    öznellik ve nesnellik meselesiyle ilgili kanaatim: insan olmamız sebebiyle kurtulamayacağımız öznelliğin, nesnel ya da öznel herhangi bir şey için feda edilebileceğini düşünüyorum. çünkü öznellik, bencillikle/egoistlikle beraber olunca kötü bir hal alıyor. yoksa öznelliğin bizatihî kendisi kötü olamaz. hatta insan olmanın güzelliğidir bana kalırsa öznellik. öte yandan nesnelliğin kendisi de, tamamıyla feragat edilecek bir şey değil; ama tehlike nesnelliğin baskı aracı olarak kullanılması. eğer nesnellik öznelliği ortadan kaldırmak için kullanılırsa kötü bir hal alır. sonuç olarak horkheimer’in temas ettiği dengeye geliyoruz. öznellik ve nesnellik dengesi. yani itidal… yani ehl-i sünnet 🙂

Submit a comment

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s