Fethin 557. yılı anısına, ecdâda bir fatiha…
Hani derler ya hep büyükler;
“Fatih Sultan Mehmet senin yaşındayken İstanbul’u fethetti. Sen oyna oynaş.”
Bir fıkra vardı bu durumun traj-i komikliğini ifade eden:
Babası kızına;
-Kızım ne bu karnenin hali? Kemal Paşa senin yaşındayken notları hep 5’ti.
Kız uyanıktır:
– Ona bakarsan babacım, Kemal Paşa senin yaşındayken Cumhurbaşkanıydı.
Buna benzer bir söylemle savuşturulabilir bizim büyüklerin sitemleri de.
Hazret-i Fatih, evet büyük adamdı. 20 yaşında, 8 lisan biliyordu, siyaset onun işiydi. Mühendisti nitekim, Kostantin’in alışmaz surlarını yıkan topların tasarısını ve projesini bizzat kendi yapmıştı. Havan topunu ilk o geliştirmiş ve surların arkasındaki tertibata zarar vermeyi böyle keşfetmişti. Zeytinyağı dökerek çabuk soğutma tekniğini ilk o bulmuştu. Olmamıştı, gemileri karadan halice indirmiş, Bizans asâkirini manen darmadağın etmişti…
Amma bizi Fatih’le kıyaslayan büyükler yanılıyorlar;
Bize devrin en ünlü hocalarını tuttular, eğitimimiz için her türle devlet imkanını sundular, elimize ordular, imkanlar ve âkil paşalar-aydınlar-alimler verdiler de biz mi Fatih Sultan olmadık…
Büyükler, yanılıyorlar…
Biz bunca keşmekeş içinde kendimizce bir İstanbul bulur, fethederiz… Onlar görmeseler de…
büyüklere haklı bir sitem bizimkisi
elinde imkan varken başarı kazanmak güzel bir durum
elinde imkan yokken başarı kazanmaksa mükemmel…
ben şartların insanların başarılarında en büyük etken olduğunu düşünürüm
memur çocuğunun memur
işçi çocuğunun genelde işçi olması bu yüzden
ama şartlar iyi değil diye çabalamayı bırakmak olmaz