Üç Büyük Yalan


58f88a220f25441840b8e0a4Bir senedir içinde yaşadığım topluma baktığımda, dünyaya dair üç büyük iddianin, üç büyük yalandan ibaret olduğunu fark ettim. Aslında yalanın büyüğü küçüğü olmaz. Gerçeğe tekabül etmeyen, kasıtlı her söz yalandır. Ama etkisi derinse, inananı çoksa ve -en önemlisi- gizlediği hakikat büyükse, buna rahatlıkla ‘büyük’ yalan diyebiliriz.

İlk olarak, dünyamızda insanın yalnızlaştığından bahsediliyor. Bu bence, bu üç büyük yalanın en büyüğüdür. İnsan, hiç yalnız kalamıyor artık. Gecesinde gündüzünde, insanın kendisini hesaba çekecek, ölümü ve hayatı düşünecek, bir sevdiğini uzun uzadıya hayal edebilecek kadar bile bir yalnızlık yaşamasına izin vermiyor seküler hayat. Sürekli kameralarla gözlense bile insanın bir özeli, yalnızlığı yaşayabileceği an’ı olabilecekken, kameraman kendisi olduğunda, yalnızlık yitip gidiyor. Rabbini hatırlatacak sükut’tan uzak olan insan, huzuru gürültüde arıyor bu defa. Günlük hayatın kalabalığı, iletişim sayesinde çevreyle sürekli irtibat ve makine-vari hayat düzeni sayesinde insan hiçbir zaman ihtiyaç duyduğu yalnızlığı yaşayamıyor.

Dünyanın küçüldüğü de ikinci büyük yalan. Medyayla, iletişimle ve ulaşımla dünya küçülüyor öyle mi? Değil. Bu araçlarla insanın dünyaya bakan yönü büyüdükçe, dünya da büyüyor aslında. Dallanıp budaklanıyor. Ayrıntısıyla-meşgalesiyle, insan hiç olmadığı kadar büyük ve çetrefil bir yaşamın içinde buluyor kendini. İç dünyası küçülen ademoğlu, dış dünyanın büyüdüğünün, bu büyüklüğün onu korkuttuğunun bile farkında değil. Ve o, korkusundan yalan söyleyen çocuğun masumiyetinden çok uzakta, bu gerçeği kendine bile itiraf edemediği için, çareyi yalana sarılmakta buluyor.

Ve üçüncüsü de, yüzyılımızda canın değerinin düştüğü yalanıdır. Savaşlarla, ekonomik krizlerle, şehirlerdeki suç oranlarının artmasıyla canların kolay ve önemsizce elden gittiğinden yakınılıyor. Ama aksine, canın kıymeti düştüğünden değil, arttığından oluyor tüm bunlar. Canının çıkmasıyla, kendi varlığının biteceğine inananların, can havli ile dünyayı cehenneme çevirmesidir olan. ‘Yaşamak; ne pahasına olursa olsun yaşamak’ hiç bu kadar kutsanmamıştı. Can, hiç bu kadar kıymetli olmamıştı. Insan, kendi canını böyle bütün değerlerin üstüne hiç koymamıştı. Elinde olan tek şeyin can olduğunu düşünen bir zihniyet, bunu kaybetmemek için elbette canlara kıyacaktır. Bu suçunu kapatmak için de, yalan söylemekten çekinmeyecektir.

Bu yalanları, etkisi yönüyle değil, söyleyenin niyeti yönüyle ele aldım. Hakikat ne kadar gizlenebiliyor bilemiyorum, ama bu yalanların üstüne hakikat inşa etmeye kalkan çok oluyor.

Aslına bakarsanız daha söylenecek çok şey var, ne var ki Nuri Pakdil’in çok hakikatli olarak söylediği gibi “Bir ulusun iç yapısı; insanların alışkanlıkları, davranışları, ruhsal ve manevi yönleri kısa süre içerisinde anlaşılamaz. Uzun süre kalmalı o ülkede, çeşitli durumlardaki davranışlara tanık olmalı, bir yargıya varmak kolay değil.” Fakat bu üç ‘büyük’ yalan, daha ilk gözlemde kendilerini ifşa ediyorlar.

Bloomington, ABD


∗ Yasin Ramazan


9 comments

  • eline sağlık yasinim. modern hayatın kalabalığı dehşet verici gerçekten. insanı kalabalıklar içinde yalnızlaştıran bir durum var. george simmel modern kültürde çatışma adlı kitabında metro vagonlarındaki insanların psikolojisini anlatır. gerçekten etkileyici. aynı mekanda onlarca insan; ama hepsi içine kapanık. işte size çatışma.
    modern hayata sarıldıkça çatışma derinleşiyor. insanlar yüzyüze gelemiyorlar, sırtından vurmak kolay geldiği için.
    hepsinden önemlisi bu ölüm meselesi. her an öleceğini bilerek yaşamak ne kadar güzel. sana ait olmayan bir şeyin derdine düşmek ise heveskarlıktan başka bir şey değil. ne güzel söylemiş hz.ömer: nasihat almak istersen ölüm sana yeter!

  • galiba göründüğü kadarı ile bu üç büyük yalanda birilerinin tekelinde, gücü elinde tuttuğunu zannedenlerin ki o gücü kullanma çabası bu yalanlara itiyor bu kitleyi… dünyanın geri kalan kısmı ise bu yalanlara çooktan inanmış ki hepimiz kenidimizi yalnız, dünyayı küçük ve canları da kıymetsiz görüyoruz. düşündürücü bir tespit ve kaliteli bir yazı olmuş. teşekkürler…

  • korkuların üzerine binâ edilen yalanlar..insanın yalnızlık hakkından bile mahrum bırakılması..
    tespitlerin oldukça yerinde.tebrikler..
    “Gerçeğe tekabül etmeyen, kasıtlı her söz yalandır. Ama etkisi derinse, inananı çoksa ve -en önemlisi- gizlediği hakikat büyükse, buna rahatlıkla ‘büyük’ yalan diyebiliriz.”
    giriş kısmını özellikle beğendim.gözlemlerinin devamını bekliyoruz:)

  • “Canının çıkmasıyla, kendi varlığının biteceğine inananların, can havli ile dünyayı cehenneme çevirmesidir olan.”
    takdir edersin ki bu cehennem hali sadece savaşlarla olmuyor. sorduğunuzda mümin tek kanatlı olmaz diyenler iki dünya kanadıyla uçmaya çalışıyorlar maalesef. herşey dünyalık için olunca hem kendi ruh halleri hem de çevresindeki insanlar için huzursuzluk ve doyumsuzluk cehennemine çeviriyorlar dünyayı.
    canın değerinin yüksek olduğunu düşünmelerinin sebebi dünya hırsından kaynaklanıyor kanaatimce.
    bugün şunu elde edeyim yarın öbürünü ertesi gün herşeyi.

  • kitabın ortasından konuşmuşsun kardeşim denecek pek bir şey yok. teşekkür ve tebrik…

  • dört dörtlük bir yazı yazmışsın yasinim, eline sağlık. “Canının çıkmasıyla, kendi varlığının biteceğine inananların, can havli ile dünyayı cehenneme çevirmesidir olan. ‘Yaşamak; ne pahasına olursa olsun yaşamak’ hiç bu kadar kutsanmamıştı.” buraları özellikle beğendim, zaten hadi’nin de dediği gibi insanın kendisine ait olmayan bişeyi bu kadar hırsla sahiplenmesi ve bunun için herşeyi yapması büyük bir çıkmaz. öte’ye dair bir algı ve bilinç olmayınca insanın bu kadar hırsa sahip olması gayet normal aslında. görüşlerini paylaştığın için teşekkürler, devamını bekleriz…

Submit a comment

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s