Kısa bir yolculuktan sonra gelirsin Yalıızardıç’a eğer trafik yoksa…
Yolda son model arabalar veya sürücüsüne “yeter artık” diye bağıran külüstürleri görürsün. Şehir önce içine almaz seni, yalnız hissettirir, kusar dışarı…
Otobüs terminalinde insanlar görürsün…
Kimisi ütülü takım elbiseler, kolalı gömlekler, şık kravatlar takar; kimisi tezgâhın altında sopalar saklar, kirli sakallıdır, bir haftadır banyo yapmamıştır…
Şehir ikiye, üçe bölünmemiştir parça parça olmuştur…
İbadet edilen mabedin ekseninde büyümeye ve şekillenmeye başlayan şehir bunu bırakıp, ibadet edilmeyen bir başka mabedin etrafında kümeleşir. Bu durum ibadet edilen mabedin 500 metre aşağısına kurulan umumhaneden kaynaklanıyor olabilir. İbadet edilen mabedin etrafındaki evler sere serpe özgürce sıralanır. İbadet edilmeyen mabedin etrafında ip gibi dizilen evler görürsün. Birinde binaların boyları mabedin yüksekliğini geçmez saygıdan dolayı, diğerinde geçemez korkudan dolayı…
Şehir o kadar büyümüştür ki bir günde baştanbaşa gezemezsin.
Yürüdükçe insanları fark edersin…
Sokakta misket oynayan çocuklar görürsün, az ileride kaybolur çocuklar. Nerede olduklarını sorduğunda bilgisayarların doldurduğu dehlizleri gösterirler.
… Sabah çok enteresandır bu şehirde…
Hayat hiç durmadığı için erken başlamaz. Gececiler sabahçılara devrederken kenti, herkesin yüzü asıktır. Herkes kavga için bahane arar. Buna inat çocukların cıvıltıları yırtar efsunu.
Şehrin bir kısmı kuralları yok etmiştir söz birliği etmişçesine ama başka bir kısmında yolda araba yoksa bile kırmızıda geçmezsiniz karşıdan karşıya…
Şehirde özgür olmaya çalışan insanlar ve “ooo bu kadar özgürlük bozar seni” diyen insanlar aynı masanın etrafında toplanır, zemzem ve rakı aynı masanın insanlarının en çok içmek istediği içecek türleridir.
Herkes farklı şeyler peşindedir bu kentte…
Kimisi eve gidecek iki ekmeğin parasının peşindedir, kimisi en lüks mekânda verilecek partinin faturalarını ödemenin dertsizliğinde…
Bazen bir dalgakıran bulamayıp kıyıya hızla çarpan şehrin kendisi olan leşler görürsün…
Bazen de zincirleri kıran…
Tüm bunlar içinde kendini akıntıya kaptırmamak için bir çıkış ararsın.
Bazen bir dost olur bu çıkış, bazen bir kitap, bazen bir şarkı ve bazen sevgilinin sıcak sözleri…
Calvino babaya saygılarla…
∗ Ali Haydar Peçe
Eline sağlık kardeşim, ben ankara’yı buldum burda, başkası hangi şehri bulur bilemem, Bir rus rusça olsaydı da okusaydı moskova derdi, senin kalbinden geçen nedir… Her ülkenin bir şehri, her şehrin bir mabedi var… Mabedimiz gerçek mabed olsun…
Muhabbetle…