“Editörlerin konumu nedir, Ne olmalıdır?” “Editör istifa” “Editör tahakkümüne son!” “Editör istemiyoruz..” “Hepimiz editörüz..” “Yazı yazdınız da biz mi yayınlamadık?!” “Onlar mahlasımla oynasınlar…”
Bir kaç dergiye gönderdiğim yazıların, tırpanlanması sonucu editörler hakkında bir dizi kötü kötü düşünceler şekillendi zihnimde… Editörler kendini ne zannediyorlardı? Benim kartalımı yolup serçeye çevirdikten sonra, o yazının benim olmasının ne anlamı vardı? Hem niye benim ismimi yazıyordu ki hala üstüne?
Yazar sonuçta kalem erbabıydı; yazıyorsa bir bildiği vardı. Müdahale hakkını kim veriyordu bu editöre? Hatta bir gün ben de büyür ve editör olursam yazarlarımın tek harfine dahi dokunmadan yayınlamayı düşündüğüm felan olmuştu..
Gün oldu devran döndü, iş başa geldi: ben de dergi çıkardım.. “Editörsüz” olucaktı. Hani şu “katkısız” gibi ifadeler oluyor ya ambalajların üstünde, öyle bir şey yani.. Yazı istedim, yazdılar sağosunlar. Ama bir çoğu istediğim nitelikleri taşımıyordu.. Üstelik değil harflerine müdahale etmemek, kelime imla cümle düşükleri felan vardı bazı yazılarda.. El atmak gerekiyordu.. Yazarlarına danışmak icab ederdi elbet, saygı gereği.. Ancak bazı genel kurallar vardı, dilde, dergicilikte, ya da özelde dergi felsefemizde diyelim.. Bu kurallara da uyması gerekirdi ama değil mi bir yazarın?
Ömer Seyfeddin’in “dünyanın nizamı” adlı bir hikayesi vardır: genç bir kız evlenmemiştir ve pek düşünmemektedir de. Bahçedeki horozun tavukları rahat bırakmadığını izler durur, uzun zaman. En nihayet dayanamaz ve kini onu horoz katili yapar. Ama gel gelelim, kümeste işler bozulur. Tavuklar miskinleşmiştir. Tembel tembel tünemekte, kaşınıp-yiyip içip gezmektedirler. Bu durumu görünce horoz hakkındaki kanaati değişir kızın. Bir gece de öldürdüğü horoz rüyasına girince, artık ertesi sabah bambaşka biri olarak kalkar.
Bizim editörlük hikayesi de böyle bir şey..
Safiyeti bozmayacak oranda “editmek” iyidir.. Yoksa nizamı kayıyor dünyanın..
∗ Emir Sultan DEMİREŞİK
ewet aslında ciddi bir sorun bu emirim. vaha’nın katılabildiğim redaksiyon seferberliklerini esnasında benim de şahid olduğum çok ciddi sorunlar oluyor. ama yine de yazarın onayı alınmadan yayınlanmaması en doğrusu.
harfime dokunanı çizerim : )
oyunu kuralına göre oynamak lazım. editör olmadan dergi olmaz. ve editörler her zaman gıcık olur 🙂 yasin alınmasın 🙂
Sakalim da vardi editorken ama yine lafim gecmiyordu. Donunce editor olsam, yine ayni seyi yaparim. Pisman degilim. Zira dedigin gibi, bu isin dogasinda bu var.
yeniden mubarek ola siteniz Allah (c.c.) yolunuzu aydın etsin dualarla…
ne demişler; bir musibet bin nasihatten.. Sanki biz keyfimizden sabahlara kadar uğraşıyorduk..
Dostum redaksiyon gerektirecek yazıyı şiiri hiç yayınlama
Felsefi boyuttaki farklılıklarda tartışılarak ortak bir yol bulunur.
bence gerekli fakat editör olsun diktatör değil!