Çağdaş insan,çağın gelişim sistemleri içinde o sistemleri kullanma isteği sonucu çağdaşlaşma eğilimindedir. Çağın gereksinimleri çağın ihtiyaçları nelerse onlarla iç içe yaşamak gerekir. Bireyler sosyal varlıklardır. İnsanların değişik ihtiyaçları vardır.Bu ihtiyaçlar sonucu insan sosyal yaşamın içine girmiştir.
Yaşam içerisinde o günün temel koşuları ne ise ona ulaşmak zorunluluğu vardır.Bu standartlarda üretim ve tüketim yapmazsa geri kalmış olur. Bu geriliği önlemek için çağın ürettiklerini üretmek;hatta bir adım önde olup çağı geçmek gerekir. Tüketim bizim medeniyet ölçümüz olamaz, israf bizde hoş görülmemiştir. İhtiyaç fazlası hep başkaları ile paylaşılmıştır. Çağın bilimsel gelişmelerini, teknolojisini yaşamak bizim en insani görevimizdir. Çağın gerisinde kalan yok olmaya mahkumdur. Bu sebeple ki kültürel ve bilimsel alanda kendimizi yenilemeli, eskide kalınmamalıdır. Çağdaşlaşmada her hangi bir ölçüde kopyalama yoktur. Gelişmeler takip edilir, kendi kültür haznende, kültürüne göre yoğrulup sunulma işlemidir.
Batılılaşma ise bizim ülkemizde tanzimatla başlayıp hala devam ede gelen bir akımdır. Hiç kimse bu batılılaşma fikrine tam haiz olamamıştır. Ne tam bir batılı olunabilmiştir nede doğulu olunabilmiştir. Bizim ülkemizde batının tekniğine ihtiyacımız vardı. Batılılaşma ülkemizden batıya eğitime giden öğrencilerle ülkemize batı kültürü empoze edilmeye başlanmıştır. Bu kişiler ülkemize faydaları tartışılır. Japonya ikinci dünya savaşı sonunda batıya beş öğrenci gönderiyor. Bu öğrencilere imparator birer hançer hediye ediyor. Batının tekniğini, bizi nasıl yendiğini öğrenin ve bu sistemi bize getirin diyor. Öğrenemezseniz bu hançerlerle harakiri yapın.Japonya’ya dört öğrenci geri geliyor.Dört öğrenci Japonya’nın teknolojisini bu hale gelmesini sağlıyor. Gelişmişliğini bu öğrencilere borçlu Japonya. Biz yıllardır öğrenci gönderiyoruz ama bizdeki gelişim sadece kültürde olmuş. Başka bir gelişme olmamış ne yazık ki… Kendine nesline, adetine, örfüne karşı… Değerlerini hor gören, geriliğini bilgi ve çalışma eksikliğinden olduğunu anlamayıp geriliğinin kültüründen olduğunu düşünüyor. Bu geriliğin ortadan kaldırılması için elinden geleni yapmaya çalışmışlardır. Bu çalışmaları halk ile aydının arasını açmıştır.
Tabi kendileri de tam bir batılı olamamışlardır. Bir düğünde karşılaştığım şu olay bu konuyu çok iyi açıklayacak. Düğünün başlangıcı tam bir batılı düğünü. Havai fişekler atılıyor, havadan konfetiler yağıyor, bir batı müziği eşliğinde gelinle damat dans ediyor; pastalar yeniyor, içkiler içiliyor. Burası tam bir batılıların düğünü gibi beş dakika geçiyor, bizimkinler başlıyor çifte telli oynamaya,halay çekmeye başlıyor, arkasından imam efendi dua ediyor. İşte size bir Türk düğünü, düşünün siz gerisini bir koltukta iki karpuz olur mu?
Batılılaşmak bizde yanlış anlaşılmış, bire bir batı ne yapıyorsa yapmışız ama çağdaşlaşmaktan hiç anlaşılmamış, tam bir batılı olamamışız ve olamayacağız da. Doğudan da kopmuşuz,geride dönemiyoruz da, batılılaşamamışız da. Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da undan da olmuşuz. Ne elde var ne avuçta. Bizim yapmamız gereken kendi örf adetimize uygun sistemler gerçekleştirmektir. Çağın halkın isteklerini yerine getirebilmektir. Toplum olarak kendi öz değerlerimizle barışık yaşamalıyız.Yapmış olduğumuz işler batının kendi kültürü orda ki insan kendi benliğini yaşıyor biz ise genlerimize toprağımıza zıt gidiyoruz mıknatıs varı bir inatla yaşıyoruz. Bilinçsiz bir takibin peşindeyiz. Dejenere olmuş kendine faydası olmayan kültürü yağma ve tüketim üzerine kurmuş bir medeniyeti takip etmek anlamsızdır. Batının bize göre kültürsüzlük kültüründen kurtulmalıyız. Hastalanmış bir medeniyet bize ne verebilir. Bu hasta adamı ne kadar tekrar edeceğiz ,bu hasta adam umutsuz vaka biraz. Bu adamlar ölecek bizde bu adamları takip edip biz de mi öleceğiz onun sadık takipçisi olarak. Bizim yaşamamız lazım. Bizler görevli insanlarız Müslüman olarak. Dinimiz ve kültürümüzü yaşatmaya çalışalım.
Hakkımızda hayırlı olan medeniyete el ele…
∗ Süleyman SEZER
Düşüncelerinin tam oturduğuna inanmıyorum. İnsanların düşüncesi elbette zaman içerisinde değişebilir ancak köklü olan düşünce hissedilir ve anlaşılır. Bir deneme olarak şu anki düşünce halini güzel anlatmışsın fakat daha çok kalem oynatmalısın….